“Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol”
Yazıma Mevlana’nın bu güzel cümlesiyle başladım. Yaşamda yaşamak çok çok zor olmuş. İnsanlar; hep arayış ve çare peşindeler.
Ya da kendisini dinleyenleri, anlayanları aramak peşindeler.
Çünkü, konuşacak, konuşulacak çok şeyler var.
Örnekler için ya da konunun aydınlatılması için tarihe gitmeye, çok çok öncelere gitmeye gerek yok. Yaşadığımız günlerdeki yaşanılan yada duyduklarımız, gördüklerimizle konuya başlayalım.
Çok yakında bir seçim arifesinden geçtik. Gerek seçim öncesi gerek seçim sonrası duyduklarımız adeta hepimizin hayatında bir MİLAT oldu. Hepimiz sil baştan yaptık. Saygı duyduğumuz, güvendiğimiz, inandığımız fikirleri ile yarınlarımıza yön verdiğimiz insanların, hep kendi kariyerini, kendi cebini düşünenler olduğunu öğrendik.
Oysa bu insanları gerek yolda gerekse toplumda görünce, kendilerini en nazik tavırlarla karşılar saygıda ve hürmette kusur etmezdik.
Ne oldu! Ne oldukları gibi görünenler ne de göründükleri gibi olmadıklarını gördük. Toplum olarak çok ağır bir depresyon yaşadık.
Kaybeden Belediye başkanlarımızın tek amaçlarının bizlerin, yani öksüz, dul, yetim, bakıma muhtaç fakir, fukaranın, yani kendi vatandaşının hakkını yeme yarışında olduklarını, devleti soyarak kendi istikballerini garanti altına aldıklarını gördük. Hizmet aşkıyla değil çalmak aşkıyla yönetildiğimizi gördük. Faturası vatandaşa kesilen, vurgunlarla yok edilen adeta talan edilen belediyeler devleti ve vatandaşı dehşet bir bedelle 200 Milyar TL zarara sokmuşlar.
Ayrıca T.C Devletinin hazinesi olan TCMB (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) 818.20 Milyar TL zarar açıkladı.
Oysa hazineyi yönetenler, profesörler, ekonomistler, dalında uzmanlar, eğitimde en tepede olan insanlar. Bu da yetmezmiş gibi dışarıdan başkan transferi yapmıştık. Demek ki; hiç kimse ne olduğu gibi görünüyor ne de yaşadığı gibi görünüyor. Henüz sebep olan kişi ya da kişilerden ses seda yok. Ya da hesap soranda yok.
Bu muydu ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. Bu değil mi? Peki ne imiş?
Rab bana hep bana imiş. Görünen manzara, gelecek nesillere çok kötü bir miras bıraktı.
Boyutun daha da kötüsü, bu insanlar ellerini, kollarını sallayarak yeni hayatlarını yaşamaya başladılar.
Olayın en vahim yönü ise “bu insanlara gel bakalım bu paraları ne yaptınız?” diye hesap soracak bir makamın olmayışı.
Geldik sonuca;
Mevlana’nın “ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” tezi çürütülmüş, yerine “saldım çayıra Mevla’m kayıra” olmuş.
Bütün büyüklerimize sesleniyorum.!!!
Bu konulara çok acil hassasiyet gösterilmeli.
Tüm suçlular cezalandırılmalı, mal varlıklarına da el konulmalı. Yoksa mirasımızı devralanların ahları bizleri mezarda bile rahat bırakmaz.
Nasıl ki; ülke olarak tek vücut olup tankların önüne yattık ise yine tek vücut olup bu sorunların üstesinden gelelim.
Ayrıca tüm sorumlular da cezalandırılsın.
Selam ve Dua ile…