Dilin, inancın, cinsiyetin, rengin ne olursa olsun, karakterin ve onurlu duruşun senin insanlığını ve sadakatini yani bağlı bulunduğun savunduğun değerlerinin anlam ve önemini dolayısı ile doğruluğunun ispatı olur.
Aksi taktirde kim olursan neye inanırsan hangi ırktan ya da hangi makamda olursan ol bulunduğun yapı bozulmaya mahkum senin bile inanmadığın değer vermediğin bir satılık kiralık günü birlik belki de saatlik kullanımlık bozuk çarkın birer dişlisi olur ve sende bu dişli içinde savrulup gider kullanılmaya köle olmaya kaderine mahkum olmaya namzet vasat bir yaratık kiralık bir katil satılık gönül eğlendiren birey olur çıkarsın.
Bu duruma örnek, her kategoriden her felsefeden her inançtan ve ırktan örnekler göstermek mümkün. Ancak günümüz koşulları gereği makamlar, felsefeler daha çok revaç olarak kabul ediliyor olduğu için bunlar üzerinde birer değerlendirme yapmakta fayda var.
Bir Prof, bir eğitmen, bir siyasetçi ve bir inanç önderi (bunun hangi inanç olduğu çokta önemli değil). Prof ve eğitmenler gelecek nesillere aydınlık bir miras ve huzurlu ilim ve bilim yolundan giden gitmesini salıklayan ve hatta sağlaması gereken bu uğurda mum misali eriyip etrafına ışık olan nur olan aydın bir kişilik. Peki bu kadar önemli ve halk için ehemmiyet arz eden birileri bulunduğu şartlara göre mi bilgi satar, satması gerekir! Yoksa var olan gerçek olanı mı söylemesi gerekir.!
Elbette ki gerçek ve var olanı diyeceksiniz-ki doğrusu da bu, ama bu zat-lar taklacı kuş misali koltuk sahibi olmak yada koltuğunu korumak için gerçekleri saptırırlarsa , bir önce konuşulanı bir gün sonra inkar eder yada cinas yaparak "ŞAKA YAPMIŞTIM " diyecek kadar kendisinin bile inanmayacağı bir duruş sergilerse ve sonrada büyük makam koltuğuna oturursa bu kişi yarın ülkeye halka çocuklarımıza hangi yüzle ilimi bilimi adaleti dobralığı en önemlisi de insanlığı anlatabilirsiniz, bu kişiye inanır güvenir midiniz?... (ben asla inanmam).
Diğer yönden inanç kurullarında derneklerde veya ibadet yerlerinde (camii, kilise, cemevi vs) etkin olan görevli olan dede, baba, dernek başkanı, camii hocası, kilise papazı vs. Bu kişilerin bulundukları konum ve kurumların insanlar üzerindeki etkisi o kişi yani görevlinin bizatihi yaşantısı tavrı hal ve hareketleri ile örtüşmek ve bu vesile kendi konumundan kaynaklı söylemleri halk nezdinde bir değer bulsun.
Peki, bunlardan herhangi birisi kendi ideolojisi inancı ve felsefesi ile hiç ama hiçbir şekilde örtüşmeyen taban tabana zıt bir görev ya da meclise kapak atmak için kendi inkarcıları ve hatta katilleri ile iş birliği yaparak onları-onların sathı mahallerinde yer alır. Onları kulvarlarında at koşturmaya kalkarsa, kim inanacak, girdiği ortamdakiler mi terk ettiği ortamdakiler mi..?
Günümüze dönecek olursak, kendini İslam şeriat diye niteleyenlerin sol sosyalist cenahta, kendini alevi dedesi yada dernek başkanı, federasyon başkanı diyenlerin faşist ve kendi katilleri ile işbirliği içinde olduğu ( bu günkü meclis aritmetiği bunun canlı örnekleridir ) göz önüne alırsa, yada Kürt, Türk milliyetçiliği ile ön plana çıkanların da kendileri ile hiçbir şekilde uyumlu olmayan hatta radikal yerlerde bulunup sırf makam koltuk derdi ile ardıllarını ve bu uğurda can baş verenleri bir çizgi ile silip atmalarını da göz ardı etmemek lazım.
Eeee sonra demokrasi, evrensel hukuk, laiklik vs kavramların arkasına saklanıp içini doldurmaktan aciz basit zamanı kurtarma kendi kişisel egolarını tatmin yada ebedi süper emeklilik sevdası ile gri pasaport alıp kendi katillerinin borazanlığını yapmak, kişilerin karakterini ve dolayısı ile savundukları inandıkları ideoloji yada dini inançlarına hangi gözle baktıklarının basit bir izahı değil midir?...
Bu tür makam koltuk hastası sütü bozukların neyine güvenecek neyine inanacak hangi ideolojilerini savunacak hangi dede baba, başkan hoca papazlıklarını kabul edeceksiniz...!
Bunlar olsa olsa kendi neslinin celladı adi sahtekar onursuz kaburgasız bir güruh olmaktan öteye gitmeyen gidemeyen ve her dönemde de var olacak olan ne idiğü belirsizlerdir.
Hiçbir makam hiçbir koltuk karakterli onurlu ve insanım diyen- diye bilenler karşısında sağlam duramaz, mutlaka bir gün sallanı yıkılmaya mahkumdur.
Onurlu insanlara selam olsun aşk ile...