Ülkemizin içinde bulunduğu deprem, sel ve seçim süreçleri kitlelerin, ideolojilerin ve felsefelerin gerçek yüzleri ile ikinci yüzlerini ortaya attı.
Gerek kişisel düzeyde gerek etimolojik siyasal düzeyde gerek materyalist yada hümanizm düzeylerinde olup adları kimlikleri ne olursa olsun kurum kuruluş parti dernek vb çatılar insanı yardımlar kisvesi ile hareketlerinin perde arkasını, siyasal ve makam kaygılarını her an on planda tutmadıklarını dile getirmelerine rağmen uygulamalarında veya ortaya saçılan beyan veya söylemlerini çözümlediğimizde kendi karanlık ikinci yüzleri ortaya çıkıyor..
Gerek sağ siyasal kanadın kendine özgü tutum ve tavrı ve belirgin egoist ve sadist terör odaklı lanse olan isimlerle dirsek teması ve birlikteliği, gerek sol sosyalist kanadın kendini kasten ve bilerek parçalama gayretleri ve demokrasi için hukuk için deyip bir nümayiş hareket ve dalgalanmanın önünü alayım derken kucak açtığı ve kurtarıcısı olmaya namzet ikinci üçüncü derin nümayişlere zemin hazırladığının farkına vardığı (aramadığı ) tutumlarla kendine ve uhdesinde barındırdığı kendi gerçekliğine tekme attığını sorgulamadan yürümesi.
Ayrıca hümanist anlayışlarla hareket eden herkese kapısını gönlünü açtığı halde kapı dışarı edilen ülkenin 1/4unu oluşturan Alevi-Bektaşi halklarının bazı kendini bilmez ne idüğü belli-belirsiz, kişi ve kurum yönetenlerine yeşil ışık yakarak oradan devşirme hareketi ile hem kendi kitlesinin tepkisine hem de kazanmayı düşündüğü kişilerin sorgulanmaları (kimi kimden veya kimlerden sormalı ) sarfı nazar edilerek ben yaptım oldu ile temsiliyet aft etmek hangi ruh hali ile ya da hangi psikoloji saikı ile hareket ettiklerini tahayyül etmek çokta zor olmasa gerek.
Tek amaç, anlatılanların aksine toplumsal kitlesel ve ulusal hizmet olmayıp dumanlı günlerde avlanmaya çıkan kurtlara yem olmaktan öteye geçemeyen, makam koltuk ve şahsı çıkardan öteye geçmeyen ve bu davranışları nedeni ile kampanyalar konferanslar ve kitle söylemleri kamuoyuna basına bilgilendirmeler gibi olanı saklama taktiğinden öteye geçmeyen, verilmesi gereken gerek maddi gerekse manevi muhasebat-larını yapmayan yapamayan belki de bilinçli olarak bu yollara tevessül eden bukalemunlar olduklarını gizlemek için kendilerine giydirilmiş deli gömleğini zevkle taşıyanlar olduğu unutulmamalıdır.
Yukarıda da anlatıldığı üzere, depremin ve sel felaketlerinin insanların gerçek yüzlerini sadece gönderilen veya bizatihi oralarda bulunmak sureti ile dayanışma sergilemenin sonrası olan seçim sürecinde ayakları altına serilen kırmızı halıya reeng rower arabalara, büyük meşin koltuklara ve tabii ömür boyu dokunulmazlık zırhı ile kıyak emeklilik gibi kâr güdülen kazanımlar sonucu gerçek yüzleri ile bukalemun yüzlerinin renginin ortaya çıkmasının önüne geçilmesi kaygısı olsa gerek..
Halk, dağdaki çoban ile metropollerde hertir tezgahların döndürüldüğü ve tüm bunlara rağmen halen dobra kalmayı kendilerine ilke edinen halkın gözünden kaçmaya ağını ve bunların muhasebesinin yapılacağının umarım bilincinde olduklarını unutmazlar..
Gerçekler sürekli acı-dır, ama gerçekliklerinden asla bir dirhem kaybetmezler.. Aşk ile..