Yani inen değil uydurulan inançlar, örf adetler, tekçi ve Sevap-Günah ilişkilerinde kendimize göre kıstaslar koyma ve ortak yaşam alanımıza bir tarafımız yarım ( hatta hiç olmadan ) olarak idame etmeye çalıştık...
Peki..;
Varoluşumuz sırasında bizlere yüklenen misyon görev unvan ve değer -ki ( inançlara göre en Kutsal melekler yani Tanrının yardımcıları ) bize biat ettirilmiş secde ettirilmiş emrimize verilmişti. Şimdi ne oldu da onlar yok oldu, tanrı ruhunun bizlerdeki yansıması, yani bilinç ve sorumluluğumuza ne oldu? Bizler kimiz neyiz neden böyleyiz nedir eksik olan neden efendilere-kölelere mürşitlere -müritlere ne gerek var bunlarda nereden çıktı!!!
Bizim bilmediğimiz anlamadığımız neyi bizlere anlatıyorlar bu din bazlar ,onların bizden farkı nedir, eksik olan nedir..?
Evet, eksiklik insan olamayışımızdan mıdır? Nasıl ve neden yada insan değilsek neyiz..?
Yaratılış gereği insan kimliği ile yaratıldık var edildik yaşam alanına salındık ancak geçirdiğimiz evreler zaman mekan coğrafya dinler kazançlar zararlar ve Egolarımız bizleri sadece etrafı duvarlarla çevrili okuyan sorgulayan üreten güzel teknoloji ve icatlar yapan doğaya hakim olan Diplomalı diplomasız " BEŞER YARATIK " larmı yaptı, yoksa bizler mi bunu istedik.?
Evet, iki ayaklı iki kollu ağzı burnu göz ve kulakları olan okuyan yazan eğitim alan ibadet eden veya ataesit olan red eden sorgulayan birer Beşer canlılara döndükçe biz kendi etrafımıza duvarlar ördük ve bu duvarların ötesini hissedemedik, göremedik, görmek istemedik.
Çünkü..:
Kendi dünyamıza hükmedemiyor, onun ihtiyaçlarını cevaplayamıyor, ha bire kurgulu robot gibi döngü içinde kıvranıp duruyoruz.
Hem de en cahilimizden en bilgilimize kadar, En inançlımızdan en din tanımazımıza kadar Sosyalistimizden muhafazakârımıza kadar en zenginimizden en fakirimize kadar ayni döngüdeyiz...
Peki Beşer nedir..;
Beşer yaratılmışlar, kendini bilincini kaybetmiş ancak eğitimli diplomalı şehirli modern yöneten lider reis başkan olabilen para mal mülk rezistans, sarayı villası külliyeleri olan aklını kullandığını sanan iki ayaklı elli kollu konuşan yazan yiyen içen ancak tüm bunlara rağmen kendini ve kişiliğini ters yüz edip kendinden kaçan kaçtıkça zarar veren canavarlaşan katleden yok eden imha eden ve insanım diyerek canlılar arasında dolaşandır.
Nasıl mı?.;
Bir bilim adamı feylesof veya Din uleması birisi yaşadığı coğrafyada, ülkede her tür imkânlara sahip yediği önünde yemediği arkasında atı katı yatı olan biri, yani karar verici toplumsal mevzuda karar veren merkezde olması hesabı ile karar verirken kendisini karar verilecekler sınıfına veya o pozisyona koymadan kendine uyarlamadan emrivaki satılık veya kiralık aklı ile vereceği kararın en adil en doğru ve hatta en insani olacağını idrak etmesi gerekir.
Çünkü..:
Hayat memat meselesi olduğu bilincinde olması gerekmesine rağmen, kararın kontrolünde olmayacağı için bu karar sadece yaratılan ya da kendisine tanrılık yapan ( makam mevki kat yat araba servet sahibi ) ların maymunu olmuş birisi olarak insan olamayan Beşer sıfatı ile hukuksuz vicdansız ve gayri ciddi karar verir.
Bu şekilde kendisinden beklenileni yapan biri olarak taktir edilir ve bunun gibiler de pohpohlayarak bu ve buna benzer kişileri insan olma yörüngesinden uzaklaştırırlar.
Bu tür insanlar ( Beşer olanlar ) dört duvar arasında kalanlardır.
Beşer de olsak insan olabilmek için didinmek amaç olmalı.
***Aşk ile canlar aşk ile...***
-DEVAMI HAFTAYA-