Gün gelecek bu ülkede gıda krizi çıkacak.
Çiftçinin neden zarar ettirildiğini, neden toprağına göz dikildiğini, Fransızların Tarım Bakanı Mehdi Eker’e neden şövalye liyakat madalyası verdiklerini, Ülkedeki fabrikaların neden satıldığını, tarımın sistemli bir şekilde nasıl yok edildiğini, köylünün neden köyünden uzaklaştırıldığını herkes anlayacak ve o zamanda çok geç kalınmış olacak. Ülkemizde Çiftçinin desteklendiği ve Tarıma önem verildiği söylenirken ithalata dayanan politikalarla çiftçi mağdur edilmiş ve köyünü terk etmek zorunda bırakılmıştır. 2007 yılında toplam nüfusa göre köyde yaşayan nüfus %30 iken bu oran 2024 te %6 ya gerilemiştir. İthalata dayalı Tarım politikaları uygulanmış, girdi fiyatları her yıl ortalama %100 e yakın artarken Çiftçinin en önemli ürünleri buğday, arpa ve yulaf fiyatları değişmemiştir. Hayvancılıkta da durum farklı değildir. Mehdi Eker’in Tarım Bakanı olduğu 2012 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre 250 milyon dolar canlı hayvan ve et ithal etmiş,316 tonluk ilk saman ithalini gerçekleştirmişiz. Sayın bakanımızı yılın Bakanı seçmişiz ve Sayın bakanımız Fransızlardan Şövalye liyakat nişanı almıştır. Hayvancılık sektöründe de dışa bağımlılığımız her yıl artmış 2022 yılında Bulgaristan’dan 4 bin ton saman ithal etmiş, sığır ithalatında dünyada 2.si, Avrupa birincisi olmuşuz.2023’te de sığır ithalatımızı %800 arttırmışız.
Dört bir tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizlere kanalizasyonları bağlayarak denizlerimizi lağım çukurlarına çevirmişiz. Bu sayede Karadeniz’de 26, Marmara’da 125 balık cinsini neslini tüketmiş, kalamarı Hindistan’dan, ahtapotu İspanya’dan karidesi Endonezya’dan alıyor, Seyit balığını Norveç’ten getirip restoranlarda mezgit diye, Lüks otellerde de Çin’den getirdiğimiz köpek balığını kılıç balığı diye pazarlıyoruz. Norveç 6400 Balıkçı teknesinde sahip olup 150 ülkeye balık ihraç ederken, biz 16.400 balıkçı teknesinde sahip olup, yüz ülkeden balık ithal ediyoruz. 1974’te Kanada’da mercimek yok idi. Bizden götürüp ektiler, şimdi biz mercimek ithalatımızın %80 inini Kanada’dan yapıyoruz.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı hoyratça harcıyor yok ediyoruz. Solucan ithal edip solucan gübresi yapıyoruz. Narenciye ağaçlarımızı köklettik, şimdi narenciye kabuğu ithal ediyoruz. Bunları hep dövizle karşılıyoruz. Eski Tarım Bakanımız Sayın Pakdemirli demişti ya. “PARAMIZ VARKİ İTHAL EDİYORUZ. “Şimdi size soruyorum. Bir ülke yerli tohumu yasaklar, tohum dahil her Tarım ürününü ithal ederse o ülkede gıda krizi olmazda ne olur.?