Biz kainattaki maddeleri bize yansıttıkları ışık vasıtasıyla görürüz. Işık cisimleri görünür kılıyor. Beyaz ışık prizmada renklerine ayrıldığı vakit 6 Farklı ana renk çıkıyor açığa; yani beyaz ışık kırılıyor ve onu oluşturan parçaları görünür oluyor ve renk katıyor madde alemine. Her biri, Farklı ve güzel ; birbirinden ve beyaz ışıktan apayrı 6 renk. Bu renkler gözlerimize bir bayram yaratıyor adeta. Her bir çiçekte ayrı renkler görüyoruz ve ayrı hislere kapılıyoruz. Hatta aynı çiçeğin Farklı renklerde olabildiğini görüyoruz. Bir gülün veya papatyanın sayısız çeşidi ve birçok Farklı rengi var . Aynı zamanda bir ağacın her mevsimde apayrı renk tonlarına şahit olabiliyoruz. Yeşil yaprakları sonbahar geldiğinde sarının kızılın apayrı tonlarında görüyoruz.
İnsana baktığımızda da durum farklı değil. Herbirimiz farklı suretlerdeyiz. Görünüşlerimiz bambaşka. benzerlikler var elbette. Ama bir o kadar da aynı olmayan renkler var üzerimizde. Bizlerde ışığı yansıtarak görünür oluyoruz. Karşımızdaki bizim simamızı, cismimizi bu şekilde görebiliyor. Bu madde alemi için olduğu kadar mana alemi içinde geçerli. Kalbimizin rengi de yansıyor hayatımıza ve tüm çevremize. Hissiyatımız hayatımızın rengi oluveriyor aslında. İçimde iyilik varsa masmavi oluyor öfke kızgınlık kırmızıya çalıveriyor ışığımı. Ve sevgi pembeye boyuyor tüm aurayı.
Mevlana’nın bununla ilgili yaralarımız ışığın içeri girdiği yerdir deyişi; çektiğimiz acılar hakikatte bizi aydınlatan kendimizi fark ettiren yaralardır diyor bizlere. Kırgınlıklarımıza aydınlığa giden yollar gibi bakmak ferahlatıyor gönlümüzü. Ben bunu tersinden okumayı eklemek istiyorum Mevlana’nın bakış açısına. Kırıldığımız yerler içimizdeki renklerin dışarıya çıkması için birer fırsat. Her acı ruhumuzda sahip olduğumuz renklerin kendini fark ettirmesi ve ortaya çıkmasına yol açıyor. Her yara içteki cevheri dışarıya sızdıran bir aralık. Kalp incindikçe gönül kendi kabuğuna saklandıkça insan içindeki gizli kalan kendiliğine bakma lütfuna erişiyor ve her defasında kendine ait renkleri buluyor derinlerde. Zahiri kapıların yüzümüze kapanışları ,kendimizi tanımaya özü bilmeye açılan kapılara dönüşüyor adeta. Mesele hiç yara almamak değil o zaman , zorluklar sonrası yeniden yeni bir gerçeklikle kalkıp yola devam etmek. Ruhumuzdaki renklerin idrakine varmak onları anlamak ve hayatımıza da renk katmak. Renklerin güzelliğiyle hayatı boyamak ve hayatın rengini tüm ruhumuzla hissetmek.