Görmek için göze ihtiyacımız olduğunu düşünmek ne büyük yanılsama. En büyük gerçekleri gören aşık Veysel hiç hissetti mi gören gözlerin eksikliğini? Neydi anlamamız gereken sır? Gözümüzün önündekinin ardında saklı elbette tüm sırlar. Görmeye niyet ettikçe kalbinle baktıkça görünür oluyor bir bir. Görmek için önce bakmayı bilmek gerekli. Ne yöne baktığın, baktığını nasıl anlamlandırdığın bu işin şiarını oluşturuyor.
Güzel gören güzel düşünür güzel düşünen lezzet alır. Düşünceden önce görmek ve bana göre de görmekten önce bakmak geliyor. Durmak, varlık göstermek ve baktığına yönelmek. Neye bakıyorsan tamamen kendini ona vermek. Bu büyük bir mevcudiyet hali ve son yıllarda önemini anladığımız ‘an’ da kalmak dediğimiz kavramla birebir bağlantılı aslında. Sen durup baktıkça gördüğün şeyin genişlemesi tam olarak bu yüzden. Kendi varlığınla baktığının varlığını tam olarak kavramak ve onu görebilmek tüm yönleriyle. Görmek fiziksel bir eylem evet! Ancak baktığını anlamak ve ona dair coşku duymak, lezzet almak işin kalbe bakan yönü. Hızlandıkça her şey bir gölge bir siluetten ibaret oluyor; silikleşiyor adeta görünürlüğünü kaybediyor. O vakit kalple görmek istiyorsak ilk olarak yavaşlayıp duracağız illa ki.
Müthiş kaleminize sağlık...
Teşekkür ederim