Son yazımda kaleme aldığım değersizlik konusuyla alakalı sizlerden aldığım geri dönüşler ve sorular neticesinde bu konuyla ilgili yazı dizisi oluşturmaya karar verdim. Hepimize faydası olması niyet ve temennisiyle başlamak isterim.
Öz değerimizi artırmanın en güzel yolu değersiz yetersiz ve suçlu hissettiğimiz anlarda kendimize şefkatle yaklaşmak. ilk zamanlar bunu yapamasak bile en azından bizi kötü hissettiren tüm duygu ve düşüncelerin yerine iyilik halini koymak. Her şey normal, her şey olması gerektiği gibi oluyor ve olması gereken zamanda.
Değersizlik tam olarak bir inanç. İnanma biçimi. Değersiz olduğuna inandığın için değersizsin. Karşına sana böyle hissettiren olaylar ve insanların çıkması bu inancın bir neticesi. Kaçmak istediğini biliyorum eşinden patronundan anne-babandan arkadaşlarından. Sana değersiz hissettiren herkesi geride bırakıp gitmek. Çözüm sence bu mu gerçekten? Gittiğin yerde karşına hep sana değer verecek insanlar mı çıkacak! Hayatına yeni girenlerin farkı ne olacak; sen eskisi gibi kaldığın sürece?
İnancımız neyse yaşadığımız o oluyor. Peki, bu inanç nasıl değişecek? Benim değerimi başkalarının gözündeki algım ve onların bana davranış şekli mi belirliyor? Herkes bana değer vermeli beni sevmeli düşüncesi de bir yanılgı değil mi sahi! Birileri her zaman bende bir kusur bulabilir, bulacaktır da bunu kontrol edemem. Bunu kabul etmeliyim ki değerimi ispatlamak adına kendimi kabul ettirmek namına başka gözlerde onay aramayayım. Tüm gücümü enerjimi büyük çabalarla buraya harcamayayım. Nihayetinde dış odaklardan evla, varsa kusurum onlara da eyvallah! Ben hata yapabilirim benim yanlışlarım olabilir. Yaşadığım deneyimlerin kötü olması ya da zor olması benim değerimi ve yetkinliğimi ölçmez. Ölçmemeli bu inancı da raftan indirmenin zamanı geldi. Yaşadıklarında karşıyı suçlamamak gerektiği gibi artık kendini suçlamanın da miadı doldu.
Değersizim inancın elbette aile ortamın karşına çıkan öğretmen, arkadaş, otorite figürlerinin etkisiyle oluştuğu gibi hücresel hafıza ve DNA bilgilerinde geçmiş soylarının ve hatta tüm insanlık tarihinin algılarının etkisi de mevcut. Bilhassa yaşadığın toplumun algıları ve insana, cinsiyete ve çocuğa bakış açıları da etkili. Elimde olmayan şeyler nasıl da hayatımı etkiliyor dediğini duyar gibiyim! Bunların hepsini anlayıp gördükten sonrası elbette senin elinde tüm bu işe yaramaz ve yanıltıcı yargıları bırakmayı tercih etmek ve yola bu ağırlıktan hafifleyerek devam etmeye niyet etmek senin elinde. Ezcümle inanışının ve yaşayışının değişmeye başlayacağı nokta da tam bu niyet anı.
Kaleminize saglık