Sn. A. Eşref Fakıbaba sevdiğimiz saydığımız bir hemşerimiz...Sn. Nurettin Nebati sevdiğimiz saydığımız bir hemşerimiz... İkisine de bakanlık görevleri verildi. Çok güzel, Hayırlı olsun! Fakat; Sn. Fakıbaba sağlık alanında başarılı bir başhekimken onun sağlıkla ilgili bakanlıkta görev alması gerekirken bir gecede tarım bakanı oldu. Tarım ihtisas alanı değildi. Tarımda sürdürülen yanlış politikaların bir bakanı olarak görevini sürdürdü, sonrada bu görevini (yarım yamalak) devretti. Tarımla ilgili belki deneyiminiz birikimleriniz olmayabilir. Siz kadronuzu, ekibinizi, uzmanlardan profesyonellerden seçmediğiniz takdirde bu eksikler başarısızlıklar sizin eteğinizde toplanır.
Bazen de verilmiş bir görev ihtisas alanınız olmasa da ekibinizi en iyilerden seçerseniz o zamanda başarılı olursunuz. Ülkemizin doğal şartlarına uygun projelerle bu alana ivme kazandırmış olursunuz. Sn. Bakanımız bu süreci maalesef iyi değerlendiremedi. Geçen süreçte sancılı bir görevde kalarak (ithal et projesi gibi çok konuşulan) icraatlarla bakanlıktaki görevini tamamladı. Ne ülkemiz ne şehrimiz nede tarımla hayvancılıkla uğraşan binlerce üreticimiz o dönemde olumlu bir şekilde yararlanamadı. Bakanlık süreci Sn. Fakıbaba için başarısızlıkla konuşulan anılan bir dönem oldu...
Sn. Nurettin Nebati'nin elbette başarılı bir grafik çizmesini radikal kararlarla ekonomide iyileştirmeler yapmasını bir hemşeri olarak canı gönülden destekliyoruz. Bir bakan olarak önüne konulan programlarını tatbik edecek yoksa şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik göstergelerden bir ders alarak radikal programlarını uygulayacak. Bunu zaman gösterecek. Bizler ekonomist olmadığımızdan, ekonomiden fazlada anlamadığımızdan bu konularda yorum yapamıyor, öneri sunamıyoruz. Sn. Nurettin Nebati bakanımıza yeni görevinde başarılar diliyoruz...
Urfa'da Halk arasında şöyle bir söz vardır. "Ekmeği ekmekçiye ver, bir tanede fazla ver..."
Sn. Cumhurbaşkanımız Tarım Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığına atadığı Urfalı hemşerilerimize bu görevleri verdikleri için elbette gururlandık, sevinç duyduk.
Geçen zamanda ise bu atamaların yanlış birer tercih olduğunu kaybedenin ülkemiz olduğunu hep birlikte gördük. Yazılarımızın her ne kadar birer telkin, yada tereddütlerden ibaret olduğunu belirtmekle birlikte, yine bir kısım tarafından ötekileştirileceğimizi düşüncelerimizden dolayı yine bir çok kişinin bizi topa tutacağını çok iyi biliyoruz...
Çok istememize rağmen halen devam eden "liyakat" tanımı, işlevi altını çizerek belirtiyoruz ki maalesef ülkemizde uygulanmamaktadır.
Vatandaş halk kendi koltuğunda rahatça oturabilen kendi bakanlığıyla ilgili kararları bağımsız doğru, tüm ülkemizin ve halkımızın menfaatine uygulamak isteyen bakanları bürokratları istiyor. Tam donanımlı, kendi branşında uzman, profesyonel, akademik kariyeri yüksek kişileri halk makamlarda mevkilerde görmek istiyor.
Çalışmalar görevler yetkiler bu atanmışlara seçilmişlere taksim edilirse elbette ki Cumhurbaşkanlığı makamı da daha rahat bir ortamda çalışma fırsatı bulabilecek. Seksen üç milyonu eşit şartlarda kucaklama fırsatı bulacaktır.
Bu gün yaşanan sıkıntılar, hükumetin ve Cumhurbaşkanının atamalarla ilgili eleştirilmesinin ana nedenlerinden birisi son dönemde liyakat esasının göz ardı edilmesidir.
Kurumlarda devletin işleyişini çalışma esasını yavaşlatan ehliyetsiz yetkisiz kişilerin bu makamlarda koltuklarda oturması, dost ahbap ilişkilerinin topluma olumsuz yansımalarıdır.
Sözün özü
Sırtınıza giyeceğiniz ceket size bol geliyorsa o ceketi giymeyeceksiniz. Yoksa o ceket içinde kaybolup gidersiniz. Ceketi çıkartırken de üzülürsünüz...
Her bedene uyacak bir ceket, kaldırabileceğiniz kadar bir yük, koltuğunuzda, masanızda uygulayabileceğiniz "sizin" projeleriniz sizi, siz yapar. Bu koşullarda hem ülkenize hem de şehrinize faydanız dokunur.
Tüm bunları düşünmeyip bakanlıklara balıklama dalarsanız da "bir gece ansızın" bir kararnameyle geldiğiniz gibi, bir gece yarısındaki kararnameyle de gidersiniz...
Bizim için önemli olan bizden birilerinin değil, o makamlarda ihtisas sahibi liyakatli kişilerin olması, görev almasıdır.
Peki, makam mevki için her verilen göreve hazır değilseniz bu görevlere talip olmak doğrumu? Sonuçları olumsuzluklara dolu bir sürecin adresi olarak sizin gösterilmeniz doğrumu? Siyasi kariyerinizin başarısızlıkla sonlandırılacağı kararnamelerde "siz" varsınız. Bu doğrumu?
Onu konunun muhataplarına soramıyoruz. Siz değerli sayfa arkadaşlarımıza okuyucularımıza sormak istiyoruz. Biz devlet kurumlarında mutlak ve kesinlikle "liyakat" esas alınmalıdır diyoruz...
Sizce de doğrumu?...
***Sevgiyle hoşça kalın***