1970'lii 80'lı yıllarda suni kıtlıkların çok olduğu yıllarda her köşede insanlar bir şeyler almak için kuyruğa girerdi. (Son zamanlarda bu tip kuyruklara bizde artık rastlıyoruz.) Neyse;
Şakayı, gırgırı, muzipliği seven adamın biri
- "Duydunuz mu Belediye (satış mağazasında) bedava pirinç dağıtıyormuş, koşun, koşun sizde alın, kapın" demiş.... Bunu duyanlar aceleyle o adrese doğru koşuşturmaya başlamışlar. Derken adam bakmış ki etrafında bir anda kimsecikler kalmadı. Herkes Belediyenin her zamanki satış mağazasına akın akın koşmaya başladı kuyruklar oluştu....
Adam bir anda tek başına yalnız kalınca kafasında gelgitler oluşmuş, aklı bulanmış....
- "Ulan: demiş "ya gerçekten doğruysa? Belediye gerçekten pirinç dağıtıyorsa? “diyerek oda inanmış bu yaptığı muzipliğe... Koşup bedavadan pirinç kapmaya...
Ve,
O da başlamış,
Koşmaya, koşuşturmaya...
Kuyruğun bir parçası olmaya...
* * * * * *
Şimdilerde o türden (gazyağı, tüp, margarin v.s) kuyruklar oluşmasa da ucuz ekmek, PTT önünde maaş gibi kuyrukları görüyoruz...
Sözümüz hikâyemiz aslında kuyruklara dikkat çekmek değil. Bedava dağıtılan pirinçte değil.
Sosyal medya, görsel ve yazılı basın aracılığıyla gerek muhalefet kanadının gerekse iktidar kanadının yapmak istediği kitleleri illaki "bedava pirinç dağıtılıyor" algısıyla, yönlendirmesiyle, sürü psikolojisiyle bir tarafa koşturmak, bir tarafta kuyruklar oluşturmak, iki kutuplu bir hayatın mutlak bir parçası yapmak, bireyi yapmaktır....
Sormadan, soruşturmadan, hesap sormadan hepimiz, bu iki kutuplu oluşturulmak istenen yurdumuzda, hayatımızda bir tarafın üyesi, kuyruğun bir parçası olmak zorunluluğu beyinlerimize yerleştirilmek isteniyor....
Kendi düşüncelerimizin, fikirlerinizin hiç bir önemi kalmadan tek başımıza kaldığımizdada
- "Ya doğruysa? ya gerçekten bedava pirinç dağıtılıyorsa? Diyerek topuklarımız havada bir yöne koşuyoruz... sormadan sorgulamadan....
Allah sonunu hayır eyleye....
Fakat,
Bu kutuplara koşuşturmalar
Hiçte hayra alamet değil, ve hiçte hoş değil...
Sağlık ve mutlulukla hoşça kalın...