Fakir bir Erzurumlu camide oturup, Namaz vaktinin gelmesini bekliyor. Bu arada zengin biri gelip yanına oturuyor.
Zengin adam cebinden bir deste Euro çıkartıp şak şak şak deyip saymış. Sonra öbür cebinden bir deste dolar çıkartıp şak şak şak deyim saymış. Diğer bir cebinden de bir deste Türk lirası çıkartıp yine şak şak şak deyip saymış.
En sonunda cebinden bir tespih çıkartıp Ellah ellah ellah deyip tespihatta bulunmuş. Bizim Erzurumlu ellerini açmış Allah’a sen ver ver. Daha adını saymasını bilmir der.
Değerli okurlarım. Adam kartvizitine, broşür ve afişlerine AKP aday adayı yazar. Üç gün sonra kendisine adaylık tevdi edilir. Diğer vatandaş Ak parti ve Cumhurbaşkanına canım feda der. Ben hiç bir beklenti içinde değilim, yeter ki partim kazansın, gönül verdiklerim galip gelsin yeter der. Ancak üç gün sonra kendini çöplükte görür.
Bunu sadece bir siyasi partiyi örnek gösterdim.
Geçmişte iktidar olup, şimdi tabela partisinden ibaret olanlar bundan farksız değil. Ancak neden tabela partisi olduklarını, saf dışı olduklarını ve halkın teveccühünden uzak kaldıklarını analiz etmezler mi. ?
Bireysel bağlamda da insanlar bunu göz önüne almalı.
Neden dostlarımdan ahde vefa noktasında karşılık bulamıyorum.
Neden unutuldum, neden gündemde değilim, neden dürüstlük ve sadakat bağlamında topluma örnek bir insan olarak mukayese edilmemekteyim.
Dilde olan, yürekte de olmalı, sözde olan özde de olmalıdır değerli dostlar.
Eğreti duruşun mutlaka bedeli oluyor, olmalıdır da.
Önce kendimize samimi, dürüst ve sorumlu olmalıyız, sonra da topluma ve insanlığa. Unutulmamalıdır ki, kamu ve bireyin vicdanında yargılanırsan ve de sadakat testinden geçersen metal yorgunluktan arınıp, fabrika ayarlarına geçme isteği trenini çoktan kaçırmış olursun.
İstikbal İçin hırsta ihanet olabilir, ancak vefa da hizmet, sadakat ve liyakat vardır.
İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
Saygılarımla.