Tamam anladık!
Şehri yönetmek size göre değilmiş. Madem kendinize güvenemiyordunuz. Neden bin bir çeşit vaadlerle aday olup insanların gelecek beklentilerini, hayallerini sömürüyorsunuz? Hadi bir defa bu hataya düştünüz, baktınız olmuyor! istifa edin. Buna da cesaret edemediniz bari işi bilenleri etrafınızda toplayın ehil insanlarla çalışın. Mimarlar, mühendisler, yöneticilik ve şehircilikte bilgi ve tecrübesi olan her şeyden önce vicdanlı, menfaati gözetmeyen, yanlışlar karşısında 3 maymunu oynamayan insanlarla çalışın. İş, eğitim, yöneticilik tecrübesi ve vasfı olmayan insanlarla doldurmayın güzelim belediyemi.
Eğer hiç bir şey bilmeseniz dahi belediye kelimesinin ne anlama geldiğini araştırsanız hizmet şuuruna kapılırsınız. "Beled" Arapça da şehir demek. Belediye Başkanı bir Beled'in belediyedekilerin, yani o şehrin ve şehirde yaşayan herkesin hakkını, hukukunu her şekilde gözetmek zorunda olduğunun yanı sıra adaletle hizmet vermek zorundadır. Aksi kabul edilmez.
En azından komşu şehirlerimize bakarak da hizmet tüyoları alabilirsiniz. Yeter ki adaletli hizmet aşkı olsun. Naçizane fikrimi sorsanız. Şehrimizde ne gibi değişiklik yaparsak güzel olur. Mesela: nerelere imar verilme konusunda fikrimi sorarsanız. O güzelim nar, fıstık, zeytin bahçelerinin yerine bir sürü dağlık, kayalık yerlere imar verilmesini isterdim. "Bir lale devri " yaşayan şehir olmuştuk bir dönem. Gözümüzü renga renk lalelerle boyayıp diğer tarafta ne kadar şekli şemali çirkin imarlar verilmiş ve hiç bir inşaat denetimi yapılmamış, bir kaç yıl içerisinde yıkılmaya yüz tutmuş inşaatlar mevcut şehrimizde.
Urfa da yaşayanlar bilir neresi olduğunu. Bir diğeri gelir tamam, belki ev olarak çok güzel konforlu evler yapılmış denetime de tabi tutulmuş ama doğayı ortadan kaldıran konforu ben napayım. "Karaköprü narlıktır" şarkısını duyan belki narlı bahçesini görmek isteyecektir heyecanla. Bir de bakmış ki tek bir nar ağacı yok Karaköprü de. Nar sever garibim nerden bilecek ki rant için parsel parsel nar bahçeleri, Urfa’nın sembolü olan fıstık bahçeleri, zeytin bahçeleri hepsi satılmış. Ha birde "Lale devri " bitti sonra ne çıktı işte o daha acı "Fidan devri" geldi. Acı tarafı ne? Fidan dikmek kötü mü? Tabi ki değil.
"Kıyamet kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz. " hadisinin bilinci var çok şükür. Fakat acı olan şu ki...
En verimli topraklardaki en güzel meyveler veren ağaçları kaldırın. Sonra da gelin asıl imar verilmesi gereken yerlere fidan dikme projesi çıkarın. Buradaki amaç ne? Vatandaşı mı kandırmak. Geçmişi mi telafi etmek. Yoksa vicdan rahatlatma mı?
Artık kaç yıla meyvesi çıkar. Bizim faydalanamayacağımız kesin de gelecek neslimiz faydalanmasını temenni ediyorum. Sıradaki gelip yeni bir yıkım yapmasa tabi. Çünkü şehrimizin kaderine yazılmış sanki. Her gelen onarmak yerine yıkımı tercih etmiş.
Bu yüzden boşuna demedi sanatçı " sahipsiz Urfa’m için ben ölüm."
Sağlıklı günler temennisiyle saygılar sunuyorum.