
Türk-İş Ekim 2022 yılına ait açlık ve yoksulluk sınırı verilerini paylaştı. Türk-İş araştırmalarına göre, yoksulluk sınırı (dört kişilik ailenin yapması gereken toplam harcama) 24.185 TL
Mutfak enflasyonu aylık %2,48 ve son on iki aylık %134,77 oranında arttı.
Açlık sınırı 7.425 tl hesaplandı ve asgari ücretin 1.925 TL üzerinde oldu!
Yoksulluk sınırı (dört kişilik ailenin yapması gereken toplam harcama) 24.185 TL!
Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 9.705 TL’ye ulaştı!
HAYAT PAHALILIĞI BİR KASIRGA GİBİ AİLE BÜTÇESİNİ YIKIP GEÇİYOR!Enflasyonun yıllık bazda gerilemesinin fiyatlarda gerileme anlamına gelmediği Aralık ayından sonra daha belirgin olacak. Çünkü çok iyi biliniyor ki; yıllık enflasyon oranındaki düşme fiyatların gerilemesi değil artış hızının düşmesidir. Hayat pahalılığı, fiyatların gelirle ilişkisini gösterir; enflasyonun gelir artışından hızlı olmasıdır. Ücretli çalışanlar için hayat pahalılığı artarak devam edecek gibi gözükmektedir. Özellikle maaş, ücret, yevmiye gibi sabit gelirli hanelerin gelirlerinin enflasyon kadar artmaması veya gecikerek artması nedeniyle alım güçleri düşmektedir. Yaşantılarını sürdürmek için ihtiyaçları olan temel mal ve hizmetlere gelirlerinden daha fazla ayırmak zorunda kalmaktadır. Süregelen enflasyon ve aynı zamanda geniş kesimleri kapsayan gelir yetersizliği, geçim sıkıntısının temel nedeni olmaktadır. Hanenin gelirleri en az enflasyon kadar artmadığı ya da fiyatlar gerilemediği sürece hayat pahalılığı giderilip alım gücü enflasyon öncesi dönemin seviyesine getirilemez. Refah artışının sağlanması için, ücret zamlarında enflasyon farkının üzerine sağlanan ekonomik büyüme paralelinde bir refah payı eklenmelidir. Kapsayıcı büyüme bu şekilde mümkün olacaktır.Özellikle son bir yıldır, enflasyon pahasına üretim ve büyüme tercih edilerek piyasa canlı tutuldu, çarklar döndü. Ancak bunun maliyeti de ağır oldu. Mili gelirden emeğin aldığı pay giderek geriledi. Yoksul daha da yoksullaştı. Enflasyon kadar ücret zammı var olan sefaletin sürmesi anlamındadır. Yetersiz ücret geliri karşısında devam eden fiyat artışları, hayatı pahalılığını dayanılmaz noktalara taşıdı.TÜRK-İŞ çalışmasının ortaya koyduğu gibi, bilhassa son bir yıl içinde aşırı yükselen gıda fiyatları bireyleri ve aileleri çok olumsuz etkiledi. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, tarımsal üretim girdilerinde maliyet artışları ile üretim, tedarik ve satış zinciri içerisinde orantısız fiyat değişimleri önemli rol oynadı.Neticede savunmasız dar ve sabit gelirli insanlar derinden etkilendi, Ankara’da %135’i bulan gıda enflasyonunun varlığında dengeli beslenebilmek için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmek daha da güçleşti.
Mutfak enflasyonu aylık %2,48 ve son on iki aylık %134,77 oranında arttı.
Açlık sınırı 7.425 tl hesaplandı ve asgari ücretin 1.925 TL üzerinde oldu!
Yoksulluk sınırı (dört kişilik ailenin yapması gereken toplam harcama) 24.185 TL!
Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 9.705 TL’ye ulaştı!
HAYAT PAHALILIĞI BİR KASIRGA GİBİ AİLE BÜTÇESİNİ YIKIP GEÇİYOR!Enflasyonun yıllık bazda gerilemesinin fiyatlarda gerileme anlamına gelmediği Aralık ayından sonra daha belirgin olacak. Çünkü çok iyi biliniyor ki; yıllık enflasyon oranındaki düşme fiyatların gerilemesi değil artış hızının düşmesidir. Hayat pahalılığı, fiyatların gelirle ilişkisini gösterir; enflasyonun gelir artışından hızlı olmasıdır. Ücretli çalışanlar için hayat pahalılığı artarak devam edecek gibi gözükmektedir. Özellikle maaş, ücret, yevmiye gibi sabit gelirli hanelerin gelirlerinin enflasyon kadar artmaması veya gecikerek artması nedeniyle alım güçleri düşmektedir. Yaşantılarını sürdürmek için ihtiyaçları olan temel mal ve hizmetlere gelirlerinden daha fazla ayırmak zorunda kalmaktadır. Süregelen enflasyon ve aynı zamanda geniş kesimleri kapsayan gelir yetersizliği, geçim sıkıntısının temel nedeni olmaktadır. Hanenin gelirleri en az enflasyon kadar artmadığı ya da fiyatlar gerilemediği sürece hayat pahalılığı giderilip alım gücü enflasyon öncesi dönemin seviyesine getirilemez. Refah artışının sağlanması için, ücret zamlarında enflasyon farkının üzerine sağlanan ekonomik büyüme paralelinde bir refah payı eklenmelidir. Kapsayıcı büyüme bu şekilde mümkün olacaktır.Özellikle son bir yıldır, enflasyon pahasına üretim ve büyüme tercih edilerek piyasa canlı tutuldu, çarklar döndü. Ancak bunun maliyeti de ağır oldu. Mili gelirden emeğin aldığı pay giderek geriledi. Yoksul daha da yoksullaştı. Enflasyon kadar ücret zammı var olan sefaletin sürmesi anlamındadır. Yetersiz ücret geliri karşısında devam eden fiyat artışları, hayatı pahalılığını dayanılmaz noktalara taşıdı.TÜRK-İŞ çalışmasının ortaya koyduğu gibi, bilhassa son bir yıl içinde aşırı yükselen gıda fiyatları bireyleri ve aileleri çok olumsuz etkiledi. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, tarımsal üretim girdilerinde maliyet artışları ile üretim, tedarik ve satış zinciri içerisinde orantısız fiyat değişimleri önemli rol oynadı.Neticede savunmasız dar ve sabit gelirli insanlar derinden etkilendi, Ankara’da %135’i bulan gıda enflasyonunun varlığında dengeli beslenebilmek için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmek daha da güçleşti.