Alevi Kültür Dernekleri Şanlıurfa Şubesi tarafından Sivas Katliamının 29.yıl dönümü nedeniyle Sırrın Mahallesinde ki Cemevi önünde basın açıklaması yapıldı. Katliamda yaşamını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan anma programına EMEP, TİP, SEP ve KESK ile birlikte çok sayıda kişi katıldı.
Programa eşlik edenler, ‘’Düzenin Alevi’si Olmayacağız’’, ‘’Açalım Kızıl Sancağı’’, Geçsin Zalimlerin Çağı’’ Sivas’ın Işığı Sönmeyecek’’ dövizleri taşıdı.
BAŞKANTÜRKMEN:
29YILDIR UNUTMADIK,UNUTMAYACAĞIZ,UNUTTURMAYACAĞIZ.
Sivas katliamında yaşamını yitirenler için düzenlenen anma programında konuşma yapan Alevi Kültür Dernekleri Şanlıurfa Şube Sözcüsü Mehmet Türkmen, şu sözleri kaydetti:
‘’Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Sivas katliamının üzerinden 29 yıl geçti. 2 Temmuz 1993'de Sivas Madımak Oteli'nin ateşe verilmesiyle başlayan katliam ateşi, 29 yıldır yüreklerimizi yakmayı sürdürüyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiği linç kültürüyle yaşam hakkının fiilen sona erdirildiği kara bir gün olarak tarihe geçmiştir. Sivas katliamının aydınlığa, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama kültürüne yapılan bir saldırı olarak gerçekleşmiştir. Bugüne kadar Sivas katliamını gerçekleştirenler ile bu katliamı engellemek için kılını kıpırdatmayanlardan hesap sorulmadığı gibi, halkları birbirine düşürmeyi hedefleyen provokasyonlar ve gerici-ırkçı saldırılar artarak devam etmiştir.
Bundan tam 29 yıl önce Pir Sultan Abdal'ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas'a giden yüzlerce canımızdan 33' canımız gerici ve katil bir sürü tarafından vahşice katledildiler. Bu katliam, devlet güçlerinin göz yummaları ve ötesinde yönlendirmeleriyle, son derece planlı ve organize bir çalışmanın sonucunda gerçekleştirildi...
Katliamın öncesinde gerici ve şeriatçı örgütler haftalarca nefret ve düşmanlık içeren bildiriler dağıtıp "kıyam" çağrılarıyla Sivas'a gelecek olan aydınlarımızı ve canlarımızı hedef gösterdiler.
Katliamın yaşandığı gün devlet yetkilileri şeriatçı güruhun toplanmasını ve kalabalıklaşmasını saatlerce seyrettiler. Bu insanlık düşmanı katiller kan ve intikam sloganlarıyla katliam için harekete geçerlerken hiçbir devlet gücü onlara değil müdahale etmek, herhangi bir hamlede dahi bulunmadı. Bu katiller planlı bir şekilde teşvik edilip yönlendirildiler. Katliamcı güruh önce etkinliğin yapıldığı Kültür Merkezine saldırdı. Ancak orada bulunan canların direnişiyle püskürtüldüler. Şeriatçı-yobaz katil sürüsü nefret saçarak, sloganlar ve tekbirler eşliğinde otele yönelip güvenlik güçlerinin gözleri önünde bu barbarca katliamı gerçekleştirdiler.
Açıkça görüldüğü gibi Sivas Madımak Oteli Katliamı egemenlerin organize ettiği ve katil güruhun tetikçiliğiyle hayata geçirdiği planlı bir katliamdı. Sonra bu katliamda yer alan gerici katil güruh içinden sadece çok küçük bir grup hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalar sonunda bu katillerin çoğu ya hiç ceza almadılar ya da küçük cezalarla kurtuldular.
2 Temmuz 1993'te aydınların diri diri yakılmasına neden olanları korumaya çalışanlar, yaşanan acıları unutturmaya ya da gerçek katilleri yalan haberlerle aklamaya çalışmaktadırlar. İnsanlık tarihinin bu kara lekesi hafızalarımızda, yaralı bilinçlerimizde, kanayan vicdanlarda 29 yıldır hiç durmadan büyümektedir. 12 Eylül zihniyetinin uygulayıp pekiştirdiği Türk-İslam sentezci zihniyet, geçmişte Maraş'ta, Çorum'da gerçekleştiği katliamlar unutturamadığı gibi, Sivas katliamını da tüm çabalarına rağmen unutturamayacaklar. Sivas katliamının aradan 29 yıl geçmesine rağmen her geçen yıl daha büyük ve kitlesel bir öfke ile lanetlenmesi, ülkemizi gericiliğe ve ırkçı- şoven odaklara asla teslim olmayacağının en somut göstergesidir. Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu sancılı süreçte demokrasinin, barış, kardeşlik ve özgürlük taleplerinin kararlılıkla savunulması; iktidarın baskıcı, anti demokratik uygulamalarına karşı kararlı mücadelenin güçlenmesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Türkiye'de din ve devlet işlerinin birbirinden bağımsız gerçek bir laik yapıya kavuşturulması, bütün dinsel, mezhepsel, etnik oluşumlara eşit mesafede durulması sağlanmadıkça, halkları birbirine karşı kışkırtma girişimlerinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Sivas Katliamı olmak üzere, Türkiye tarihindeki bütün provokatif eylemler, tertipler, cinayetler, 12 Eylül askeri darbesi başta olmak üzere bütün darbeler, plan ve girişimler bütün yönleriyle soruşturulmalıdır. Bizzat siyasi iktidar eliyle yaratılan her türlü inanç ayrıcalıkları, inançlar üzerindeki baskı ve ayrımcı uygulamalara son verilmeli, Aleviler başta olmak üzere farklı inanç gruplarının talepleri karşılanmalıdır. Madımak utanç müzesi olmalıdır.
Katliama iştirak edenlerle katledilenlerin isimlerinin aynı tabloda yeri yoktur. Elbette ki her insanın yaşam hakkım savunuyoruz ancak mağdur gibi gösterilmesi vicdanları ve yürekleri bir kez daha yaralamaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkes ve demokratik kitle örgütleri olarak bir kez daha katliamı lanetliyor ve unutturmayacağımızı haykırıyoruz. Sivas katliamında yaşamını yitiren insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, onların savunduğu değerleri ve mücadelelerini kendi mücadele alanlarımızda yaşatacağımıza söz veriyoruz.’’