
‘’06.02.2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem felaketi nedeniyle tüm kaybettiklerimizi saygıyla anıyor ve yaralılarımıza şifalar diliyoruz’’ dilekleriyle mesajına başlayan Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları komisyonu mesajında şu sözleri paylaştı
Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak 06.02.2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem felaketi nedeniyle tüm kaybettiklerimizi saygıyla anıyor ve yaralılarımıza şifalar diliyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü bu yıl deprem felaketinin gölgesi altında karşılıyoruz.
Yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle yaşanan psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sıkıntıların bölgedeki dezavantajlı gruplardan biri olan kadınlar üzerindeki vahim etkisi açığa çıkmıştır. Afet bölgesindeki kadınlar güvenlikten sağlığa birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Bir yandan ihtiyacı karşılayacak yeterlikte kurulmamış geçici yerleşim alanlarında erkek eksenli planlamanın doğurduğu sonuçlar neticesinde kadınlar, kısıtlı fırsatlara sahip olarak tanımadıkları insanlarla mahremiyet eksikliği içerisinde yaşamak zorunda kalmış bir yandan da Mahremiyet kaygısı yüksek seviyede olan kadınlar çadır kamplarında kişisel bakım ve sağlık gerekliliklerinden ödün vermek zorunda kalarak ciddi bedensel sağlık sorunları yaşamaktadırlar. Bu tip beden ve ruh sağlığına olumsuz etki eden durumlar, bu duruma maruz kalan bireylerin hayatlarının geri kalanında birincil ve ikincil ilişkilerinde yaşam kalitelerinin düşmesine neden olmaktadır.
Afet sonrası veriler incelendiğinde ise kadınların hastalık oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğu, kadınların daha fazla şiddet ve taciz mağduru olduğu, aile bireyleri içerisinde yer alan baba/eş figürünü kaybeden kadınların ve kız çocukların bu tür tehditlere daha açık hale geldiği, geçici olarak kendilerine tahsis edilen alanlarda (çadır, konteyner alanlar vb.) kadınların mahremiyet eksikliğinin olduğu yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlardandır. Duygusal ve fiziksel şiddet eylemleri, taciz, tecavüz, korkutma, tehdit ve hakaret etme gibi suç kabul edilen eylemlerin afet sonrası süreçlerde de yoğun olarak işlendiği görülmektedir. Söz konusu afet koşullarının kadına yönelik şiddeti ve kadınların yaşadığı zorlukları arttırdığı gözlemlendiğinden, şiddetin ve hak ihlallerinin önlenmesi ve sonuçlarının onarılmasının devletin birincil yükümlülüğü olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. Kadınları afet durumlarında dezavantajlı duruma getiren nedenlerin ortadan kaldırılarak kadınlar için güvenli alanların oluşturulması, afet yönetimi sürecinde toplumsal cinsiyet ekseninde oluşturulan plan ve politikaların ortaya konularak, tüm dezavantajlı grupların risklerinin azaltılması, koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin şekilde uygulanması gerekmektedir.
Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak Medeni Kanun’un bütününü, laiklik ilkesini ve kadınların kazanılmış haklarını sonuna dek savunacak; İstanbul Sözleşmesinden, 6284 sayılı yasayla getirilen haklardan ve kazanımlardan vazgeçmeyeceğiz. Şiddetsiz, ayrımsız, özgür bir yaşam için tüm karar mekanizmalarında, yargıda, siyasette, meslek örgütlerimizde gerçek eşitlik sağlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Kadınların ve toplumun, afet koşulları da dahil olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle önlerinde yaratılan tüm engellere karşı daima dayanışma ve mücadele içinde olacağımızı belirtir, kadına karşı tüm hak ihlallerinde kadının yanında yer alacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz.