ŞANLIURFA- Pazar günü başlayan ve bugün itibarıyla sonlandırılan açlık grevi boyunca, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı farkındalık oluşturmak ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek hedeflendi. STK temsilcileri, eylemin İslam dünyasının birlik içinde hareket etmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti.
Eylem süresince, Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve küresel vicdan yürüyüşlerine destek vermek amacıyla birçok sivil toplum kuruluşu ve gönüllü vatandaşlar açlık grevine katıldı. İbrahim Coşkun, yaptığı açıklamada, Gazze’de yaşanan zulme karşı sessiz kalmayacaklarını ve Filistin halkının yanında olduklarını vurguladı.
Açlık grevi boyunca, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı farkındalık oluşturmak ve uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek hedeflendi. STK temsilcileri, eylemin İslam dünyasının birlik içinde hareket etmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti.
Eylemin sona ermesiyle birlikte, katılımcılar Gazze’deki mazlum halkın yanında olduklarını ve zulme karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Şanlıurfa STK'ları Platformu adına Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, şu sözleri kaydetti;
“Siyonist Çete İsrail’in 77 yıldır hedef gözetmeden devam ettirdiği türlü soykırım eylemleri ve son iki yıldır Gazze’ye yönelik sürdürülen tarifi imkansız soykırıma karşı dünya genelinde harekete geçen vicdan yürüyüşlerine destek olmak amacıyla pazar gününden başlamış olduğumuz dönüşümsüz açlık grevimiz bugün itibarıyla sona ermiştir. Açlık grevimize yoğun bir katılımla destek veren sivil toplum kuruluşlarına, hemşehrilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi yaptığımız bu eylemin amacı dünya genelinde küresel bir intifadaya dönen vicdan yürüyüşlerine dikkat çekmek, destek vermek Gazze’li mazlumların yanında olduğumuzu göstermek ve her durumda, her şartta katil çete devleti İsrail’in karşısında olduğumuzu haykırmaktır. Bunun yanında dünya halklarının vicdanlarını devreye koyarak göstermiş oldukları kadirşinaslık örneğini hiçbir devletin göze alamamış olmasının utancını hep beraber yaşıyoruz. Bu manada bizler de bırakın bir lokma ekmeği, temiz suya bile ulaşamayan Gazzeli kardeşlerimizle duygu duygudaşlık kurmak, kendi nefislerimizi terbiye etmek, mücadele azmimizi kaybetmemek, zalime karşı mazlumun yanında olduğumuzu göstermek, imanımızı tazeleyip öfkemizi diri tutmak, kavli ve fiili dualarımızla Hakkı haykırırıp adaleti ayakta tutmak istedik. Rabbim katil İsrail’e fiili olarak Savaşan mücahitler başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde açlık grevleri, vicdan yürüyüşleri, kitlesel eylemler, mitingler ve İsrail mallarının boykot edilmesi gibi yollarla ayağa kalkmış tüm dünya vicdan sahiplerinin emeklerini boşa çıkarmasın. İsrail’i durdurabilecek güce sahip olan İslam devletlerine birlik, yöneticilerine basiret nasip etsin. İçinde bulunduğumuz konjonktür Irak, Suriye ve Lübnan’dan sonra İran ile İsrail arasında devam eden savaş artık Müslüman devletlerin ortak hareket ederek küffara karşı birlikte hareket etmelerinin muştusunu özlemle beklediğimiz bir zemini zorlamaktadır. Şimdi değilse ne zaman. Aksi halde şimdi İran’ın üzerine düşen bombaların yarın üzerimize düşmesi işten bile değil. Dün yapılan G7 ülkeleri “Küfür tek millettir.”düsturunu yeniden ispatlayarak İsrail’e koşulsuz destek açıklaması yapmışlar. Hemen ardından Trump Tahran’ın boşaltılması çağrısında bulundu. Rusya ve Çin İsrail’deki vatandaşlarına acilen İsrail’i terk etmeleri çağrısı yaptı. İşte gelişmiş(?) Batının dünyanın başına ördüğü çorap budur. Ancak zülüm, soykırım ve kent kırımlarıdır. Siz bakmayın bizim İsrail’i kınadığımıza, 5 gündür hassas noktalarının tamamı vurulmuş elindeki teknolojiye rağmen sahibine yalvarıyor. İslam ümmeti başta olmak üzere tüm dünya mazlumlarının asıl düşmanı ABD ve işte bu aşağılık G7 ülkesinin yönetimleridir. Küfür bir araya gelip şımarık veledlerini koruma altına alırken İslam ülkeleri nerede? Bir birimizi halen şucu bucu diye yaftalamaya devam mı edeceğiz? Yoksa karşımızdaki aşağılık sırtlan sürüsünü görüp amasız, fakatsız kola kola mı vereceğiz? Bu manada İsrail’e bir taş atabilenin dahi alkışlanması gerekir değil ki füzelerle saldırsın. Dolayısıyla nasıl el Kassam’ın füzelerini selamladıysak, İran’ın füzelerini de selamlıyoruz.
Ülkemizden de beklentimiz kural tanımayan dünya egemenlerinin namluları bize dönmeden bu çete devletine akan petrolü kesip, NATO’ya istihbarat sağlayan Kürecik Radar Üssü’nü millileştirerek bu utancı üstümüzden kaldırmalarıdır. Tekrardan açlık grevi eylemimize destek veren STK’larımıza, 2 gün boyunca geceyi beraber geçirdiğimiz gönül dostlarına, canlı bağlantılarla bizleri yalnız bırakmayan münevverlerimize, tüm hemşehrilerimize ve eylemimizin duyurulmasında büyük katkı sunan basın mensuplarımıza teşekkür ediyor ve eylemizi burada sonlandırıyoruz.
Biz tarihin doğru yerinde durmaya, dünyanın farklı meydanlarında, dili, dini farklı olsa da Gazze’nin vicdanı olanlarla aynı safta durmaya devam edeceğiz.
- Masum çocuklar aşkına,
- savunmasız kadınlar aşkına,
- Bebeğinin parçalarını poşette taşıyan babalar aşkına,
- Biçare, gözü yaşlılar aşkına,
Gazze için sesimizi yükseltmeyi sürdüreceğiz.”