HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin Şanlıurfa İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programına katıldı.
Öğretmen Evinde düzenlenen iftar programına HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, GİK Üyesi Vedat Turgut, İstişare Kurulu Üyesi Süleyman Atmaca, STK temsilcileri, Suriye’den aşiret reisleri, muhtarlar, kanaat önderleri, basın mensupları ve çok sayıda partili katıldı.
Kur’an tilaveti ile başlayan programda HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanı Lokman Yalçın kısa bir selamlama konuşması yaptı.
İslam beldelerinin işgal edilerek tarumar edildiğini belirten Yalçın, “Viraneye çevrilen şehirleri, yok edilmek istenilen medeniyeti, açlıktan hayatını kaybeden insanları, Müslümanların katledilişini, yakılan ve yıkılan enkazların altından parçalanmış ve yakılmış bedenlerin çıkarılmasını, Gazze’nin üzerine ölüm kusan bombaların yağdırılmasını, Rabia meydanında dünyanın gözü önünde bir saat gibi kısa bir sürede 3 binin üzerinde Müslüman’ın kıyımdan nasıl geçirildiğini, kıyılarımıza vuran Aylan bebeklerin görüntülerini ve enkazdan çıkarılan 5 yaşındaki Ümran çocuğun bakışını hepimiz ekranlarından maalesef izliyor ve kahroluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 6 yılı aşkın süredir devam eden Suriye iç savaşı ve Müslümanlar arasındaki adaletsizliğe değinerek "Kendi medeniyetimize, özümüze ve fıtratımıza dönersek bütün sorunlarımız hallolur." dedi.
İslam beldelerindeki iç karışıklardan dolayı gıda ve temiz suya erişim sağlanamadığına, bu sebeple çocukların öldüğüne dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Hemen yanı başımızda Suriye’de 6 yılı aşkın bir süredir bir iç savaş var. Kan dökülüyor can kayıpları yaşanıyor. Suriye nüfusunun yarısından fazlası yer değiştirmek zorunda kaldı. Avrupa’ya sefer halinde iken batan deniz araçlarından geriye kalan cesetler kıyılara vuruyor. Bazı İslam beldelerindeki iç karışıklıklardan dolayı gıda ve temiz suya erişim imkânsız hale gelmiş ve bundan dolayı çocuklar açlıktan ölüyor. Nedir bu halimiz? Birliğimiz bozuldu, birbirimize düştük. Peki, sürekli bu halimize sadece şikâyet mi edeceğiz? Hep ağlayarak mı geçecek ömrümüz? İşte bir fırsat var önümüzde. Ramazan ayı aynı zamanda Kur’an ayıdır. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş olan bir rahmet iklimindeyiz.” ifadelerini kullandı.
“Birbirimize adaletle davranmadığımız için birbirimize düştük”
Müslümanların kendi kavimlerini, mezheplerini fanatik şekilde tuttuğu için zulümlere karşı seyirci kaldığını, Kur’an’dan uzaklaşınca da batının çarpık sisteminin zulmüne maruz kaldığını belirten Yapıcıoğlu, batının dayanak noktası olarak gördüğü kuvveti, Hak yerine ikame ederek Müslümanlar arasında fitneye sebep olduğunu söyledi.
“Birbirimize düştüğümüz günden bu yana rahat yüzü göremedik” diyen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muhakkak Allah bize adaleti emrediyor. Bu ilahi emirden uzaklaştığımız için, birbirimize adaletle davranmadığımız için birbirimize düştük. Hâlbuki bizim kitabımız hakkı üstün tutma, adaleti ayakta tutmak için dosdoğru olmamızı istiyor. Bizim en yakımızın aleyhine dahi olsa adaletten ayrılmamamızı emrediyor. Ama biz ne yaptık. Herkes kendi kavmini, milletini, kendi mezhebini ya da kendi siyasi düşüncesini fanatik bir şekilde tutarak başkasına yapılan zulümlere seyirci kalıp ses çıkarmadı. Haklar yenildi. Peki, bu nasıl oldu. Biz kitabımızdan uzaklaşınca, yönümüzü batıya çevirince mimi düşmüş medeniyet bize dayanak noktası olarak hak yerine kuvveti getirip koydular. Dediler ki kuvvetli olan haklıdır. Kuvvetli olan kuralı koyar ve bu kuralı ihlal edeni cezalandırma hakkına da sahiptir dediler. Bizde buna tabi olduk. Hâlbuki bizde haklı olan kuvvetliydi. Onlar zaten kuvveti toplamışlardı ve kendileri için bu şekilde değiştirdiler. Bize de dediler ki sizden hanginiz kuvvetliyse diğerini ezebilir. Birimize arka çıkıp destek verdiler, kuvvet verdiler öbürünü ezmemizi istediler ve biz birbirimize düştük. Birbirimize düştüğümüz günden bu yana rahat yüzü göremedik. Adaleti kendi aramızda tesis etmediğimiz müddetçe asla huzura kavuşmayacağız ve barışı görmeyeceğiz.”
Konuşmaların ardından iftar programı, yapılan dua ve cemaatle kılınan namazın ardından son buldu.
Öğretmen Evinde düzenlenen iftar programına HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz, GİK Üyesi Vedat Turgut, İstişare Kurulu Üyesi Süleyman Atmaca, STK temsilcileri, Suriye’den aşiret reisleri, muhtarlar, kanaat önderleri, basın mensupları ve çok sayıda partili katıldı.
Kur’an tilaveti ile başlayan programda HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanı Lokman Yalçın kısa bir selamlama konuşması yaptı.
İslam beldelerinin işgal edilerek tarumar edildiğini belirten Yalçın, “Viraneye çevrilen şehirleri, yok edilmek istenilen medeniyeti, açlıktan hayatını kaybeden insanları, Müslümanların katledilişini, yakılan ve yıkılan enkazların altından parçalanmış ve yakılmış bedenlerin çıkarılmasını, Gazze’nin üzerine ölüm kusan bombaların yağdırılmasını, Rabia meydanında dünyanın gözü önünde bir saat gibi kısa bir sürede 3 binin üzerinde Müslüman’ın kıyımdan nasıl geçirildiğini, kıyılarımıza vuran Aylan bebeklerin görüntülerini ve enkazdan çıkarılan 5 yaşındaki Ümran çocuğun bakışını hepimiz ekranlarından maalesef izliyor ve kahroluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 6 yılı aşkın süredir devam eden Suriye iç savaşı ve Müslümanlar arasındaki adaletsizliğe değinerek "Kendi medeniyetimize, özümüze ve fıtratımıza dönersek bütün sorunlarımız hallolur." dedi.
İslam beldelerindeki iç karışıklardan dolayı gıda ve temiz suya erişim sağlanamadığına, bu sebeple çocukların öldüğüne dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Hemen yanı başımızda Suriye’de 6 yılı aşkın bir süredir bir iç savaş var. Kan dökülüyor can kayıpları yaşanıyor. Suriye nüfusunun yarısından fazlası yer değiştirmek zorunda kaldı. Avrupa’ya sefer halinde iken batan deniz araçlarından geriye kalan cesetler kıyılara vuruyor. Bazı İslam beldelerindeki iç karışıklıklardan dolayı gıda ve temiz suya erişim imkânsız hale gelmiş ve bundan dolayı çocuklar açlıktan ölüyor. Nedir bu halimiz? Birliğimiz bozuldu, birbirimize düştük. Peki, sürekli bu halimize sadece şikâyet mi edeceğiz? Hep ağlayarak mı geçecek ömrümüz? İşte bir fırsat var önümüzde. Ramazan ayı aynı zamanda Kur’an ayıdır. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş olan bir rahmet iklimindeyiz.” ifadelerini kullandı.
“Birbirimize adaletle davranmadığımız için birbirimize düştük”
Müslümanların kendi kavimlerini, mezheplerini fanatik şekilde tuttuğu için zulümlere karşı seyirci kaldığını, Kur’an’dan uzaklaşınca da batının çarpık sisteminin zulmüne maruz kaldığını belirten Yapıcıoğlu, batının dayanak noktası olarak gördüğü kuvveti, Hak yerine ikame ederek Müslümanlar arasında fitneye sebep olduğunu söyledi.
“Birbirimize düştüğümüz günden bu yana rahat yüzü göremedik” diyen Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muhakkak Allah bize adaleti emrediyor. Bu ilahi emirden uzaklaştığımız için, birbirimize adaletle davranmadığımız için birbirimize düştük. Hâlbuki bizim kitabımız hakkı üstün tutma, adaleti ayakta tutmak için dosdoğru olmamızı istiyor. Bizim en yakımızın aleyhine dahi olsa adaletten ayrılmamamızı emrediyor. Ama biz ne yaptık. Herkes kendi kavmini, milletini, kendi mezhebini ya da kendi siyasi düşüncesini fanatik bir şekilde tutarak başkasına yapılan zulümlere seyirci kalıp ses çıkarmadı. Haklar yenildi. Peki, bu nasıl oldu. Biz kitabımızdan uzaklaşınca, yönümüzü batıya çevirince mimi düşmüş medeniyet bize dayanak noktası olarak hak yerine kuvveti getirip koydular. Dediler ki kuvvetli olan haklıdır. Kuvvetli olan kuralı koyar ve bu kuralı ihlal edeni cezalandırma hakkına da sahiptir dediler. Bizde buna tabi olduk. Hâlbuki bizde haklı olan kuvvetliydi. Onlar zaten kuvveti toplamışlardı ve kendileri için bu şekilde değiştirdiler. Bize de dediler ki sizden hanginiz kuvvetliyse diğerini ezebilir. Birimize arka çıkıp destek verdiler, kuvvet verdiler öbürünü ezmemizi istediler ve biz birbirimize düştük. Birbirimize düştüğümüz günden bu yana rahat yüzü göremedik. Adaleti kendi aramızda tesis etmediğimiz müddetçe asla huzura kavuşmayacağız ve barışı görmeyeceğiz.”
Konuşmaların ardından iftar programı, yapılan dua ve cemaatle kılınan namazın ardından son buldu.