Din-Bir-Der Şanlıurfa Şube Başkanı Hacı Kurt, düzenlediği basın açıklamasında İsrail’in başbakanı Yitzak Herzog’un Türkiye’ye yapacağı ziyarete tepki gösterdi.
İsrail’i çocuk katili terör devleti olarak niteleyen Hacı Kurt, şunları söyledi:
Sizlerin de takip etmiş olduğu gibi; son yıllarda dünyamızda çok olağanüstü olaylar meydana gelmektedir. Dünyanın gündemini çok çabuk olarak değişik mecralara çekenleri görmekteyiz: Bir yanda İslam coğrafyasını kan gölü haline getiren ve sonu gelmeyen savaşlar, bir yanda pandemi düzeyinde küresel bulaşıcı hastalıklar ve en son olarak da Avrupa’da patlak veren Rusya - Ukrayna savaşı… Bütün bu olayların arkasında sinsi bir gücün olduğu birçok insaf ve i’zan sahibi insanlar tarafından dile getirilmektedir. Microsoft’un sahibi Bill Gates’in sahası olmadığı halde, yıllar önce “Covid-19” hastalığının çıkacağı hakkında bilgi vermesi ve bu iddiasının aynen olduğu gibi çıkması, bu virüsün bir laboratuar mahsulü olduğunu iddia edenleri haklı çıkarmıştır. Demek ki dünyada etkin bir güç iş başındadır. Bu etkin gücün Beynelmilel Siyonizm olduğu hakkında ise, artık hiç kimsenin şüphesi kalmamıştır.
Tüm bu yapılanların 5000 küsur yıldan daha fazla bir hayalleri olan, güya, Allah’ın onlara yurt olarak vaat ettiği ve ülkemizin de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden bir kısmını içine alan, yani “Arz-ı Mev’ud”u bir Yahudi toprağı haline getirmek uğruna yapıldığı artık herkes tarafından bilinir hale gelmiştir. Başta ABD olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesini ellerindeki sermaye, medya, sinema ve daha birçok yollarla etkisi altına almış olan Siyonizm, hedefine ulaşmak için her türlü kötülüğü işlemeyi dini bir vecibe olarak kendisine caiz görmektedir. Nitekim on yıllardır Filistin’de öldürdükleri insanları Muharref Tevrat’tan aldıkları emirlerle yapmaktadırlar. Şimdi sizlere Siyonistlerin yapmış oldukları katliamlarına gerekçe olarak kabul ettikleri ve bugün dahi ellerinde okudukları Muharref Tevrat’tan birkaç ayet okuyacağım:
“Bak -İsrail- ulusların ve ülkelerin kökünden sökülmesi, yıkılıp yok olması, yerle bir edilmesi, kurulup dikilmesi için sana yetki verdim.” (Yeremya 1/10.)
“Yakalanan herkesin bedeni delik deşik edilecek. Ele geçen kılıçtan geçirilecek. Yavruları gözleri önünde parçalanacak. Evleri yağmalanacak. Kadınlarının ırzına geçilecek. Oklarıyla gençleri parçalayacak. Bebeklere acımayacak. Çocukları esirgemeyecekler.” (Yeşaya 13/15,16,18.)
“Tanrınız Rab kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.” (Tesniye 20/13.)
Değerli basın mensupları! İşte gördüğünüz gibi; Siyonistler, masum çocukların kanını dökmeyi bir ibadet telakkisi içinde yapmaktadırlar. Şimdi de sizlere onların yapmış olduğu katliamlarından sadece birkaç tanesini açıklayacağım:
1. Hama Pazarı Katliamı (6 Temmuz 1937): 23 kişi şehit oldu.
2. Beled üş-Şeyh Katliamı (31 Aralık 1947): 600 kişi hayatını kaybetti.
3. Semiramis Oteli Kundaklanması (5 Ocak 1948): 26 kişi yanarak hayatını kaybetti.
4. Devayime Köyü Katliamı (28 Ekim 1948): 3000 kişilik köy halkı kurşuna dizildi, çoğu hayatını kaybetti.
5. Sabra-Şatilla Mülteci Kampı Katliamı (15-16 Eylül 1982): 991 kişi hayatını kaybetti.
6. Kudüs Katliamı (8 Ekim 1990): 30 kişi şehit oldu ve 800 kişi yaralandı.
7. Hz. İbrahim Camii’nde Yapılan Katliam (25 Şubat 1994): Sabah namazında 67 kişi şehit oldu ve 300 kişi yaralandı.
8. Cenin Mülteci Kampı Katliamı (Mart 2004): 1300 kişi şehit oldu.
9. Gazze katliamı (31 Mayıs 2010): 1500’den fazla kişi şehit oldu ve 6000’den fazla kişi yaralandı.
10. 10 Mayıs 2021 Ramazan ayının son günlerinde başlayan ve bayram günleri dâhil 11 gün devam eden Gazze’ye yapılan saldırılarda birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere 254 kişi şehit oldu ve 1000’e yakın kişi yaralandı.
11. 31 Mayıs 2010 yılında Mavi Marmara Gemisi ile abluka altındaki mazlum Filistin halkına insani yardım malzemesi götürenlerden 9 tanesi şehit edildi ve onlarcası yaralandı. Maalesef bu şehitlerimizin kanları, kapalı kapılar arkasında pazarlık konusu edilmiş ve eli kanlı Siyonist Terör Devleti ile katilleri, bağımsız mahkemelerce tutuklanma kararı çıkartılmış olduğu halde, bir Yahudi vakfından alınan 20 milyon dolar karşılığında affedilmiştir.
Her nedense son yıllarda, halkı Müslüman olan bazı ülkelerin idarecileri İsrail Terör Devleti ile normalleşme yoluna girip; dostluk köprüleri inşa ettiler. Karşılıklı büyükelçi atamaları ve ülkeler arası üst düzeyde ziyaretler yapıldı. Maalesef sözüm ona bu dostluk kervanına ülkemizin idarecileri de katıldı. İdarecilerimizin yapmış olduğu davet ile yarın, yani, 9 ve 10 Mart tarihlerinde çocuk katili Terör Devleti İsrail’in ele başısı Yitzak Herzog’un ülkemize yapacağı bir ziyaret söz konusudur. Daha önce Cumhurbaşkanımızın da Davus’ta “one minute” çıkışını yaparak, “siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” ifadesiyle bebek katili olduğunu tescil ettiği, İsrail Terör Devleti’nin eski ele başısı Simon Peres’e TBMM’inde verilen konuşma imkânı, içimizde kanayan bir yara olarak hala tazeliğini korurken; şimdi ellerinde masum insanların kanı bulunan birisinin ülkemize gelmesini kabul etmemizin kesinlikle imkânı yoktur. Bu ziyaretin derhal iptal edilmesini sizin vasıtanızla idarecilerimize ve kamuoyuna duyurulmasını istirham eder, cümlenize hayırlı hizmetlerde başarılar dilerim.
İsrail’i çocuk katili terör devleti olarak niteleyen Hacı Kurt, şunları söyledi:
Sizlerin de takip etmiş olduğu gibi; son yıllarda dünyamızda çok olağanüstü olaylar meydana gelmektedir. Dünyanın gündemini çok çabuk olarak değişik mecralara çekenleri görmekteyiz: Bir yanda İslam coğrafyasını kan gölü haline getiren ve sonu gelmeyen savaşlar, bir yanda pandemi düzeyinde küresel bulaşıcı hastalıklar ve en son olarak da Avrupa’da patlak veren Rusya - Ukrayna savaşı… Bütün bu olayların arkasında sinsi bir gücün olduğu birçok insaf ve i’zan sahibi insanlar tarafından dile getirilmektedir. Microsoft’un sahibi Bill Gates’in sahası olmadığı halde, yıllar önce “Covid-19” hastalığının çıkacağı hakkında bilgi vermesi ve bu iddiasının aynen olduğu gibi çıkması, bu virüsün bir laboratuar mahsulü olduğunu iddia edenleri haklı çıkarmıştır. Demek ki dünyada etkin bir güç iş başındadır. Bu etkin gücün Beynelmilel Siyonizm olduğu hakkında ise, artık hiç kimsenin şüphesi kalmamıştır.
Tüm bu yapılanların 5000 küsur yıldan daha fazla bir hayalleri olan, güya, Allah’ın onlara yurt olarak vaat ettiği ve ülkemizin de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden bir kısmını içine alan, yani “Arz-ı Mev’ud”u bir Yahudi toprağı haline getirmek uğruna yapıldığı artık herkes tarafından bilinir hale gelmiştir. Başta ABD olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesini ellerindeki sermaye, medya, sinema ve daha birçok yollarla etkisi altına almış olan Siyonizm, hedefine ulaşmak için her türlü kötülüğü işlemeyi dini bir vecibe olarak kendisine caiz görmektedir. Nitekim on yıllardır Filistin’de öldürdükleri insanları Muharref Tevrat’tan aldıkları emirlerle yapmaktadırlar. Şimdi sizlere Siyonistlerin yapmış oldukları katliamlarına gerekçe olarak kabul ettikleri ve bugün dahi ellerinde okudukları Muharref Tevrat’tan birkaç ayet okuyacağım:
“Bak -İsrail- ulusların ve ülkelerin kökünden sökülmesi, yıkılıp yok olması, yerle bir edilmesi, kurulup dikilmesi için sana yetki verdim.” (Yeremya 1/10.)
“Yakalanan herkesin bedeni delik deşik edilecek. Ele geçen kılıçtan geçirilecek. Yavruları gözleri önünde parçalanacak. Evleri yağmalanacak. Kadınlarının ırzına geçilecek. Oklarıyla gençleri parçalayacak. Bebeklere acımayacak. Çocukları esirgemeyecekler.” (Yeşaya 13/15,16,18.)
“Tanrınız Rab kenti elinize teslim edince, orada yaşayan bütün erkekleri kılıçtan geçirin.” (Tesniye 20/13.)
Değerli basın mensupları! İşte gördüğünüz gibi; Siyonistler, masum çocukların kanını dökmeyi bir ibadet telakkisi içinde yapmaktadırlar. Şimdi de sizlere onların yapmış olduğu katliamlarından sadece birkaç tanesini açıklayacağım:
1. Hama Pazarı Katliamı (6 Temmuz 1937): 23 kişi şehit oldu.
2. Beled üş-Şeyh Katliamı (31 Aralık 1947): 600 kişi hayatını kaybetti.
3. Semiramis Oteli Kundaklanması (5 Ocak 1948): 26 kişi yanarak hayatını kaybetti.
4. Devayime Köyü Katliamı (28 Ekim 1948): 3000 kişilik köy halkı kurşuna dizildi, çoğu hayatını kaybetti.
5. Sabra-Şatilla Mülteci Kampı Katliamı (15-16 Eylül 1982): 991 kişi hayatını kaybetti.
6. Kudüs Katliamı (8 Ekim 1990): 30 kişi şehit oldu ve 800 kişi yaralandı.
7. Hz. İbrahim Camii’nde Yapılan Katliam (25 Şubat 1994): Sabah namazında 67 kişi şehit oldu ve 300 kişi yaralandı.
8. Cenin Mülteci Kampı Katliamı (Mart 2004): 1300 kişi şehit oldu.
9. Gazze katliamı (31 Mayıs 2010): 1500’den fazla kişi şehit oldu ve 6000’den fazla kişi yaralandı.
10. 10 Mayıs 2021 Ramazan ayının son günlerinde başlayan ve bayram günleri dâhil 11 gün devam eden Gazze’ye yapılan saldırılarda birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere 254 kişi şehit oldu ve 1000’e yakın kişi yaralandı.
11. 31 Mayıs 2010 yılında Mavi Marmara Gemisi ile abluka altındaki mazlum Filistin halkına insani yardım malzemesi götürenlerden 9 tanesi şehit edildi ve onlarcası yaralandı. Maalesef bu şehitlerimizin kanları, kapalı kapılar arkasında pazarlık konusu edilmiş ve eli kanlı Siyonist Terör Devleti ile katilleri, bağımsız mahkemelerce tutuklanma kararı çıkartılmış olduğu halde, bir Yahudi vakfından alınan 20 milyon dolar karşılığında affedilmiştir.
Her nedense son yıllarda, halkı Müslüman olan bazı ülkelerin idarecileri İsrail Terör Devleti ile normalleşme yoluna girip; dostluk köprüleri inşa ettiler. Karşılıklı büyükelçi atamaları ve ülkeler arası üst düzeyde ziyaretler yapıldı. Maalesef sözüm ona bu dostluk kervanına ülkemizin idarecileri de katıldı. İdarecilerimizin yapmış olduğu davet ile yarın, yani, 9 ve 10 Mart tarihlerinde çocuk katili Terör Devleti İsrail’in ele başısı Yitzak Herzog’un ülkemize yapacağı bir ziyaret söz konusudur. Daha önce Cumhurbaşkanımızın da Davus’ta “one minute” çıkışını yaparak, “siz çocuk öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” ifadesiyle bebek katili olduğunu tescil ettiği, İsrail Terör Devleti’nin eski ele başısı Simon Peres’e TBMM’inde verilen konuşma imkânı, içimizde kanayan bir yara olarak hala tazeliğini korurken; şimdi ellerinde masum insanların kanı bulunan birisinin ülkemize gelmesini kabul etmemizin kesinlikle imkânı yoktur. Bu ziyaretin derhal iptal edilmesini sizin vasıtanızla idarecilerimize ve kamuoyuna duyurulmasını istirham eder, cümlenize hayırlı hizmetlerde başarılar dilerim.