24.03.2022 Tarihinde saat 22.00 civarlarında Şanlıurfa’nın Eyyübiye İlçesine Bağlı Kırsal Çalışkanlar (Micit) Mahallesinde ikamet eden M.A isimli çocuğun, evine yaklaşık 1 Km mesafede bulunan bir bölgede yakınları tarafından cenazesinin bulunduğu ve cenazenin bulunduğu yerin yakınlarında meydana geldiğinin kamuoyunda paylaşılırken, konu ile ilgili İnsan Hakları Derneği Urfa Şubesi, yaşam hakkı ihlaline ilişkin rapor hazırladı.
İnsan Hakları Derneği Urfa Şubesi, tarafından hazırlanan raporda şu ifadeler yer aldı.
24.03.2022 Tarihinde saat 22.00 civarlarında Şanlıurfa’nın Eyyübiye İlçesine Bağlı Kırsal Çalışkanlar (Micit) Mahallesinde ikamet eden M.A isimli çocuğun, evine yaklaşık 1 Km mesafede bulunan bir bölgede yakınları tarafından cenazesinin bulunduğu ve cenazenin bulunduğu yerin yakınlarında Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’ne ait atış talim alanının bulunduğu basında yer almıştır.
Ailesi ve yakınları tarafından cenazede “Ateşli silah yaralanma izlerinin olduğu ve cenazenin bulunduğu yerde otomatik silahlara ait boş kovanlar, gaz, el bombası ve mühimmat kalıntılarının bulunduğu” yönünde iddialarda bulunulmuştur. Yaşanan hak ihlalinin tespiti ve raporlanması amacıyla İnsan Hakları Derneği Urfa Şubesi adına bir heyet oluşturulmasına karar verilmiştir. Heyet, basına yansıyan yoğun hak ihlalleri nedeniyle, 25.03.2022-28.03.2022 tarihleri arasında, yaşamını yitiren M.A.’nın ailesini ziyaret etmiş, görgü tanıkları ve avukatları ile görüşmüş ve işbu raporu düzenlemiştir.
HEYETİN OLUŞUMU
Basında M.A(16) isimli çocuğun hayatını kaybetmiş olduğu ve cenazesinin bulunduğu bölgede Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü tarafından atış talimlerinin yapılmış olduğuna ilişkin haberler çıkması nedeniyle, iddia edilen hak ihlalinin tespiti ve raporlaştırılması amacıyla İnsan Hakları Derneği Şanlıurfa Şubesi adına bir heyet oluşturulmasına karar verilmiş ve heyetimiz çocuğun ailesine ziyaret gerçekleştirmiştir. Yapılan görüşmeler ve gözlemler akabinde raporlama yapılmış ve kamuoyuna deklare edilmiştir.
Heyette yer alanlar;
• İHD Urfa Şube Eş Başkanı Mustafa VEFA
• İHD Urfa Şube Eş Başkanı Sümeyye KOÇ
• İHD Urfa Şube Denetleme Kurul Üyesi Gökhan DAYİK
• İHD Urfa Şube Yönetim Kurulu Üyesi Müslüm SARAÇOĞLU
• İHD Urfa Yönetim Kurulu Üyesi Halil AKBAŞ
TÜRKİYEDE YAŞAM HAKKI VE ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRME
Toplumsal bir varlık olan insanın en temel hakkı yaşam hakkıdır. Bu hakkın yanında diğer haklar ikincil konumdaki haklardır. Bu yönüyle diğer tüm hakların kullanımı yaşam hakkına bağlıdır. Bu hak önemi itibariyle devlete bazı tedbirler ve yükümlülükler getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 17. Maddesinde belirtildiği üzere “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesinde insan yaşamının korunması konusunda temel bir hükme yer verilmiştir. Bu maddeye göre devlet, organları aracılığıyla, izin verilen istisnai durumlar dışında bir kişinin yaşamını hukuka aykırı olarak ortadan kaldırmamalıdır. Diğer bir ifade ile devlet bu yükümlülüğü önce kendisi yerine getirmelidir. Bu yükümlülük sadece kasıtla işlenen öldürme eylemlerini değil aynı zamanda taksir ile işlenen öldürme eylemlerini de içermektedir.
Özet olarak bu maddelere göre insan yaşamı yasal koruma altındadır. Yaşam hakkı, kamu gücünü elinde bulunduran mekanizmalar tarafından kasten veya taksirle öldürülmeme ve yaşama yönelik tehlike ile risklere karşı kamusal otoriteler tarafından korunma hakkını içermektedir. Kısacası yaşam hakkı insanın vücut bütünlüğünün korunması, maddi ve manevi varlığının saldırıya maruz bırakılmaması açısından devlete bir takım sorumluluklar yüklemektedir.
Yaşam hakkının yanı sıra toplumda diğer bireylere göre fiziksel, psikolojik ve bedensel olarak yetersiz olan çocukların korunması gerekmektedir. Bu koruma ise ulusal ve uluslararası mevzuatlarla sağlanmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesine taraf olmuş ve sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Taraf olunan sözleşme ile devlete çocukların haklarının korunması ve bu hakların yaşama geçirilmesi için bir takım yükümlülükler getirilmiştir. Sözleşmenin temel ilkelerinden olan yaşam hakkını içeren 6.Maddesine göre taraf devletler, her çocuğun temel yaşam hakkına sahip olduğunu kabul eder ve çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler. Fakat Türkiye Cumhuriyeti taraf olduğu sözleşmelere yeteri derecede özen göstermemiş ve bunun sonucunda özellikle çatışmalı süreç boyunca bölge illerinde çocuk ölümleri gerçekleşmiştir. İnsan Hakları Derneği
Diyarbakır Şubesinin 2011-2021 arasında silahlı çatışma ortamında gerçekleşen çocuk ölümlerine ilişkin raporunda şu veriler mevcuttur ;
2011-2021 yılları arasında,
• Kolluk güçleri tarafından açılan ateş sonucu 64 çocuk ,
• Toplumsal gösteride kolluk güçleri tarafından açılan ateş sonucu 9 çocuk,
• Toplumsal gösteride karşıt görüşlü gruplar arasında çıkan çatışma sonucu 3 çocuk,
• Bombalı saldırı sonucu 62 çocuk,
• Silahlı çatışmanın ortasında kalma sonucu 33 çocuk,
• Mayın, serbest bırakılan patlayıcı sonucu 39 çocuk,
• Zırhlı araç çarpması sonucu 18 çocuk olmak üzere 228 çocuk hayatını kaybetmiştir.
Bu çocuk ölümlerinin 7’si Urfa’da olmak üzere ölümler ağırlıklı olarak bölge illerinde gerçekleşmiştir.
M.A ‘nın Yaşamını Yitirdiği Yere İlişkin Bilgiler
M.A ailesi ile birlikte Şanlıurfa’nın Eyyübiye İlçesine bağlı Çalışkanlar(Micit) kırsal mahallesinde yaşamaktaydı. Çalışkanlar(Micit) mahallesi Şanlıurfa Merkeze 10 Km mesafesindedir. Şanlıurfa-Suruç yolu üzerinde konumlu olan mahalle, Şanlıurfa Evren Sanayi ve Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgeleri arasında kalmaktadır. M.A’ nın cenazesinin bulunduğu Güneşli Mevkiine ait mera arazisi ile ikamet ettiği yer arası yaklaşık 1 Km. mesafe bulunmaktadır.
Çalışkanlar Köyünde 2019 nüfus verilerine göre 297 kişi yaşamaktadır.
RAPORA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Bu raporda yer alan gözlem ve tespitler, derneğimizin görgü tanıkları ve bilgi sahipleri ile yaptığı görüşmelerden, yerel kaynaklardan edindiği bilgilerden ve basın taramalarından (Mezopotamya Ajansı) derlenerek hazırlanmıştır.
Raporda yer alan bazı tespitler, tanık beyanlarına dayandırılan iddialardır.
Ancak, ilgili kurum veya kişilerden, iddiaların aksini ispatlayacak beyan ve açıklamalar yapılmadıkça, iddialar doğru ve gerçek olarak kabul edilecektir. İddialara ilişkin yeni veriler gündeme geldikçe, raporda yer alan ilgili bölümler güncellenecektir.
HEYETİN YAPTIĞI GÖRÜŞMELER M.A ‘NIN YAŞAM HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASINA İLİŞKİN GÖRÜŞMELERİN DETAYLARI
Görgü tanığı 25/03/2022 tarihinde verdiği beyanda;
“Benim bildiğim kadarı ile ölen şahıs 24/03/2022 tarihi saat 14:00 sıralarında babasına ait olan koyun ve keçileri otlatmak için olay mahallinin yukarı kısmına düşen organize sanayi bölgesine yakın bir bölgeye gittiğini biliyorum. Biz köylüler olarak hayvanlarımızı sık sık o bölgede otlatırız. Ölen şahsın hayvanları otlattıktan bir süre sonra bildiğim kadarıyla 16:30 sıralarında kardeşi A’yı arayarak “ gel, otlatmaya sen devam et, ben acıktım” dediğini ve kardeşi olan A’ya söylediğine göre yolda otlattığı sırada bir köpek gördüğünü, o köpeğin peşinden gideceğini söylediğini biliyorum. Biz ölen şahıstan yaklaşık dört saat kadar haber alamayınca bütün köylüler olarak aramaya çıktık. Biz ölen şahsı aramaya çıktığımızda hatırladığım kadarıyla saat 21:30 sıralarıydı. Ölen şahsı bir saat kadar aradıktan sonra 22:30 sıralarında cenazeyi bulduk. Ben cenazeyi kendim bulmadım ancak bulan şahısların olay mahallinde cenazenin başında olduklarını gördüm. Biz bütün köylüler olarak zaten aynı arazide ölen şahsı arıyorduk. Ölen şahısların yanına ben tahminen cenazenin bulunmasından 5-6 dakika kadar sonra gitmiş olabileceğini düşünüyorum. Şahıslar bana cenazenin başına geldiklerinde tilki bulunduğunu kendileri gelince tilkinin kaçtığını söylediler. Ben cenazenin yakınında herhangi bir hayvan görmedim. O bölgede bildiğim kadarıyla kolluk kuvvetleri sık sık atış yapar.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Görgü tanığı 2, 25/03/2022 tarihindeki görüşme esnasında verdiği beyanda;
“Çalışkanlar köyünde ikamet etmekteyim. M.A benim kuzenim olur. Olay günü akşam saatlerinde M.A’nın kayıp olduğunu ailesinden öğrendim ve köylüler ile birlikte M.A’yı aramaya çıktık. Jandarma ekipleri ve AFAD da arıyordu. Karanlık olduğu için el fenerleri ile arıyorduk. Akrabalarımızdan biri bir tilkinin bir şeyleri eşelediğini görünce ışığı o tarafa tuttu. Biz yaklaşınca tilki kaçtı ve yerde yatan birini gördük. Yanına yaklaşınca M.A. olduğunu fark ettik. Cenazenin olduğu yerde kan vardı. Sağ eli parçalanmıştı. Ben tilkinin parçalamış olduğunu düşündüm. Sonra yüzünde ve vücudunda izler olduğunu gördüm. Biz cenazenin başında beklerken jandarma ekipleri geldi.” Şeklinde beyanda bulunmuştur.
25.03.2022 tarihinde Mezopotamya Ajansı Muhabiri Emrullah Acar, yapılan görüşmede şu beyanı vermiştir ;
“Olayın olduğu günün ertesi sabah erken saatlerinde olaya ilişkin haber takibi yapmak amacıyla olayın yaşandığı Çalışkanlar Köyü’ne gittim. Cenaze defnedildikten sonra M.A’nın yakınları ile birlikte cenazenin bulunduğu alana yürüyerek gittim. Köyden cenazenin bulunduğu yere yaklaşık 20 dakikada vardım. Olay yerine vardığımda hala kan izlerinin olduğunu gördüm. Olay yerine doğru giderken M.A’nın yakınları ile çevrede çok sayıda otomatik silah mermilerine ait boş kovanlar, patlamış ve patlamamış üzerinde seri numaraları olan gaz el bombaları gördük. Bu mühimmatlara ait kalıntıların olduğu yere yürüyerek ulaştık. Mühimmatları gördüğümüz yerde hiçbir tedbir alınmamış ve bölgenin etrafı kapatılmamıştı. Yakınlarının o esnada verdikleri bilgilere göre geçmiş tarihlerde atış taliminin yapıldığı yer ile M.A.’nın cenazesinin bulunduğu yer arasında kuş uçuşu 400-500 metrelik bir mesafe vardı.” Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Görgü tanığı 3, 25/03/2022 tarihinde yapılan görüşmede şu beyanları vermiştir;
“M.A. Benim köylüm olur. Ailesinden öğrendiğim kadarıyla olay günü maktul saat 16.30 civarı evden bir köpeğin peşinden gideceğim diye çıkıyor. Ailesi saat 19.00 ‘a kadar haber alamayınca jandarmaya kayıp haberi vermiş ve köylüler aramaya çıkıyor. Maktulün cesedi saat 22.00 civarında bulundu. Ben cenazeye ulaştığım zaman köylüler ve jandarma vardı. Yüzüne baktım. Yüzü yara içerisindeydi.
Vücudunda da çok fazla yara vardı. Sağ elinin koptuğunu gördüm. Cenazenin bulunduğu yer 315 parsel numaralı yer. Bu yer emniyete tahsis edilmiş bir bölgedir. Ortalama 2400 dönümlük bir alan tahsis edilmiş. O gün özel harekatın akşam 18 e kadar talim yaptığını ve silah seslerinin sürdüğünü tüm köy halkı olarak biliyoruz. Emniyete tahsis edilen bölgede hiçbir güvenlik önlemi alınmamıştır. Ne bir tel örgü ne duvar ne de tabela mevcuttur. Muhtara da herhangi bir bildirim yapılmadı atış yapılacağına ilişkin. Cenazenin bulunduğu yer iki köy arasında bir yer. Güneş köyüne ve bizim köye ortak uzaklıkta. Ayrıca daha önceki tarihlerde muhtar jandarmaya endişelerini dile getirmişti. Fakat önlem alınmadı yine de.
” 28/03/2022 tarihinde, ailenin avukatı Av. Hatice Akıllı Öz ile yapılan görüşmede şu beyanı vermiştir;
“M.A, 24/03/2022 tarihinde saat 14:00 sıralarında hayvanları otlatmak üzere evden ayrılmış. Saat 16:30 sıralarında kardeşi A’yı arayarak “gel, otlatmaya sen devam et, ben acıktım” diyerek çağırmış ve hayvanları kardeşine teslim etmesine müteakiben saat 17:30 sıralarında bir arkadaşını arayarak, bir köpek gördüğünü, o köpeği yakalayacağını söylemiş. Bu görüşmeden sonra kendisinden haber alınamamış ve telefonuna ulaşılamamış. Aynı gün atış talim alanında tüm gün tatbikat yapılmış. Tüm gün atış sesleri gelmiş. Bir kısım tanık beyanlarına göre bu atışların saat 18:00’e kadar devam ettiği biliniyor. Maktul M.A’nin telefonuna ulaşılamaması ve duyulan atış sesleri üzerine aile endişelenerek kayıp ihbarında bulunuyor. İhbar üzerine jandarma ve köylüler, ortak çalışma ile M.A’yı olay yerine yakın meralık arazide arıyor ve saat 22:00 sularında M.A ex olmuş vaziyette bulunuyor.
M.A’yı bulan görgü tanıkları, maktulün başında bir tilki bulunduğunu ve kendilerini fark etmesi üzerine kaçtığını beyan ediyorlar. M. bulunduğunda, sağ elinin bilekten ampute olduğu, kıyafetlerinde bir kısım deliklerin bulunduğu, yüzünde ve vücudunun pek çok yerinde yaraların bulunduğu görülüyor.
Olay yerini biz de gezdik. M.A’nın bulunduğu yer askeri atış talim alanı. 2005 Yılında askeriyeye tahsis edilmiş ve son iki yıldır yoğun bir şekilde kullanılıyor. Ağır silahlar da dahil olmak üzere, pek çok silah yönünden atış talimi ve tatbikatlar yapılıyor. Buna rağmen insanların bu bölgeye girmesinin tehlike arz ettiğini gösterir herhangi bir uyarı işareti yok ve bölge çevrilmemiş. Yaptığımız incelemede, bu bölgenin halen aktif bir şekilde kullanıldığını, yerde bir kısım mermi kovanlarının bulunduğunu görerek bizzat müşahede ettik.
Konuya ilişkin adli soruşturma başlatıldı; ancak dosyada soruşturulan herhangi bir fail bulunmuyor. İdari soruşturma ise başlatılmadı. Adli soruşturma kapsamında ön otopsi raporu geldi. Raporda, M.A’nın vücudundan 12 adet metalik cisim elde edilmiş. Bu metalik cisimlerin ne olduğuyla ilgili kriminal inceleme devam ediyor. M.A’nın harici muayenesinde kıyafetlerinin değişik bölgelerinde deliklerin bulunduğu, vücudunun pek çok yerinde yaralanmaların ve metalik nitelikte delici madde giriş deliklerinin bulunduğu; dişlerinde kopma ve kırıkların bulunduğu; göğse giren delici cisimlerin göğüste kemik kırıklarına sebebiyet verdiği, göğüs içi yaralanmalara sebebiyet verdiği ve ana damarlarda yaralanmaya sebebiyet verdiği değerlendirilmiş.
Kesin ölüm sebebi çıkacak kati raporlardan sonra anlaşılacak. Ancak gelen ön otopsi raporu; alanın atış talim alanı olarak kullanıldığını ve olay günü akşam saat 18:00’ e kadar atış seslerinin geldiğini beyan eden tanık beyanları, valiliğin yaptığı açıklama ile kendi müşahedemiz birlikte değerlendirildiğinde, ölümün, özensizce orta yerde bırakılmış patlayıcı maddelerden kaynaklandığı anlaşılıyor.” Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
25.03.2022 Tarihinde Şanlıurfa Valiliği tarafından şu açıklama yapılmıştır:
“24.03.2022 günü kayıp ihbarı ile aranan gencin cesedinin bulunmasının ardından bazı basın yayın organlarında çıkan haberler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur:
24.03.2022 günü İlimiz Eyyübiye İlçesi Çalışkanlar Mahallesi'nde meydana gelen şüpheli ölüm olayının ardından yapılan detaylı soruşturmada; bölgenin Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğümüzce 2005 yılından bu yana resmî atış ve eğitim yeri olarak kullanıldığı, şüpheli ölüm olayının söz konusu alanın yaklaşık 300 metre dışında yaşandığı ve olay günü İl Emniyet Müdürlüğü personelinin sabah vakitlerinde alana gelip, eğitimi tamamladıktan sonra saat 15:08’de atış alandan ayrıldıkları PTS kayıtları, güvenlik kameraları ve alınan beyanlardan anlaşılmıştır.
Aynı gün 16:40 sıralarında maktulün arkadaşına kendi kullanmış olduğu cep telefonundan mesaj gönderdiği, 17:30’da da başka bir arkadaşıyla telefonla görüşme yaptığı tespit edilmiştir.
Ayrıca, yapılan otopsi incelemesinde; maktulün vücudunda mermi giriş çıkışının bulunmadığı, vücudun değişik yerlerinde metal parçaları olduğu anlaşılmıştır. Bu verilerden hareketle, maktulün saat 17:30’dan sonraki bir saatte arazide bulmuş olabileceği bir cismin infilak etmesi sonucunda hayatını kaybettiği değerlendirilmektedir.
Olayla ilgili başlatılan kapsamlı adli ve idari soruşturma devam etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” Şeklinde açıklama yapılmıştır.
**Bazı Görgü tanıklarının isimleri ve baş harfleri talep üzerine belirtilmemiştir.** 25/03/2022 Tarihli Ön Otopsi Raporunda Özetle;
“ Maktulün sağ elinin bileğinden kopmuş olduğu, yüzünde yaralanmaların olduğu ve iç organlara zarar verecek şekilde vücuda saplanan 12 adet metalik cismin bulunduğu ve net tespitlerin İstanbul Adli Tıp Kurumunca yapılması gerektiği” şeklinde tespitlere yer verilmiştir.
HEYETİN M.A.’NIN YAŞAM HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE İLİŞKİN TESPİT VE KANAATLERİ
• Heyetimiz M.A’nın Yaşam Hakkının İhlal edildiğini tespit etmiştir.
• Görgü tanıklarının ve mağdur yakınlarının tutarlı beyanlarından, yerleşim bölgelerine yakın bir yerin emniyet müdürlüğü özel harekat birimlerine resmi atış ve eğitim yeri olarak tahsis edildiği belirlenmiştir.
Ancak emniyet birimlerince eğitim için kullanılan alanın, resmi açıklamada belirtilen alandan daha geniş bir bölgeyi kapsadığı, bu alan dışında bulunan çok sayıda mühimmat kalıntısından anlaşılmış ve tespit edilmiştir.
• 2 yıllık süre zarfında atış eğitimlerinin yapıldığı zamanlarda güvenlik önlemlerinin alınmadığı ve bölgede ikamet eden yurttaşlara duyuru yapılmadığı tespit edilmiştir.
• Atış alanı olarak tahsis edilen yerin hazine arazisi olduğu, önceki vasfının mera olduğu ve hayvancılıkla uğraşan bölge halkı için riskli bir alan olmaya devam ettiği tespit edilmiştir.
• Söz konusu bölgede yapılan eğitim atışlarının, atış mevzuatına uygun olmadığı tespit edilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü Atış Yönetmeliği’nin 10. Ve 11. maddelerine aykırı şu durumlar tespit edilmiştir:
a) Eğitim ve atışlar boyunca atış alanının etrafına tehlikeli bölgeyi belirten kırmızı flamalar dikilmemiştir.
b) Atışın yapılacağı yer ve zamanlar, bölge sakinlerine ses yükseltici cihazlardan faydalanılarak duyurulmamıştır.
c) Atış alanına giren ve çıkan bütün yollar kapatılarak ilgisiz kişilerin girmesi engellenmemiştir.
• Hayvancılıkla geçinen insanların yaşadığı bu bölgede ağır ve tahrip gücü yüksek silahların kullanıldığı, bölge sakinlerinin endişelerini dile getirmelerine rağmen yetkililerce önlem alınmadığı değerlendirilmiştir.
• Atışlar yapıldıktan sonra çevrede mühimmat kontrolü yapılmadığı, kullanılan mühimmatın patlayıp patlamadığının kontrol edilmediği değerlendirilmiş ve bu sorumlulukların yerine getirilmemesi sebebiyle başta insan olmak üzere birçok canlının yaşamının riske atıldığı tespit edilmiştir.
• Gerekli idari soruşturma açılıp, olaya ilişkin deliller tüm boyutlarıyla incelenmemişken, Şanlıurfa Valiliği’nin mağdurun bulduğu cismin patlamış olmasını değerlendirdiklerini açıklamış olması bağımsız, tarafsız ve hakkaniyetli bir soruşturmanın yürütülmeyeceği şüphesine sebep olabileceği değerlendirilmiştir.
• Ülke genelinde ve Şanlıurfa özelinde yaşanan hak ihlallerinde fail olan veya sorumluluğu bulunan kişiler hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların tarafsız ve bağımsız olarak yürütülmemesi, yargı uygulayıcılarının çoğu zaman kamu görevlisi olan failleri korumaları, temel insan haklarının devletin üstün çıkarlarının gerisinde tutulması sebebiyle yaşam hakkı ihlallerine sebep vermektedir. Bir devlet politikası haline gelen cezasızlık yaklaşımının, başta atış alanları çevresinde yaşayan insanların yaşamlarını yitirmelerine sebep olabileceği ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda yeni ölümlerin meydana geleceği kaygımızı da dile getirmek isteriz.
SONUÇ VE ÖNERİLER
• Öncelikle etkin adli ve idari soruşturmanın başlatılmasını, M.A’nın yaşamını yitirdiği ve atış alanı olarak tesis edilen bölgenin suç mahali olduğu kabul edilerek delillerin karartılmaması adına geniş kapsamlı bir incelemenin yapılması,
• Böylesi ağır ve ciddi bir insan hakkı ihlaline sebep olan tüm sorumluların yargı önünde hesap vermesi adına etkin bir soruşturma yapılması ve yapılacak olan yargılama ile sorumluların cezalandırılması gerekmektedir.
• Tesis edilen alanın sınırları ve bu alan dışında bulunan boş kovan ve mühimmatın tespit edilmesi, atış eğitimi esnasında ve sonrasında tutulması zorunlu kayıt defterleri ile karşılaştırılması gerekmektedir.
• Daha önce mera alanı olarak kullanılan ve hayvancılık ile geçinen bölge halkının kullanımında olan alanın, atış alanı tesis edilmesine ilişkin karardan dönülerek o bölgenin atış eğitim sahası olmaktan çıkarılması,
• Ş.Urfa’da bu alanlara benzer, kolluk birimlerince atış alanı olarak kullanılan başka bir yerin olup olmadığının kamuya duyurulması gerekmektedir.
• Heyetimiz; yaşanan ağır ve ciddi ihlal ile ilgili etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. Anayasa, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun şekilde “bağımsız” ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca Heyetimiz İhlale neden olan kişi veya kurumların ağır yaptırımlara maruz bırakılarak cezalandırılması, çocukların ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmelerce belirlenen haklarının korunması açısından önem arz etmektedir. Bu sebeple Anayasa ve uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmış olan Yaşam Hakkı ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile garanti altına alınmış olan çocuk haklarının korunması ve uygulanması süreçlerinde yükümlülüklerini yerine getirmede gerekli özen ve gayreti göstermeyen devletin yükümlülüklere uyması için sivil toplum kuruluşlarını ve uluslararası denetleme mekanizmalarını göreve davet ediyor.