Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Yılın ilk sekiz ayındaki ihracatımız 165 milyar doları, yıllık ihracat da 253,5 milyar doları bulmuştur. Türk lirası ile yapılan ihracat rakamının yılın ilk sekiz ayında 361,6 milyar liraya yükselmesi, cari açığımız bakımından sevindirici bir gelişmedir. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatımızın, toplam ihracat içindeki payının yüzde 40’ı geçmesi de bir diğer sevindirici haberdir” dedi.
“ENFLASYONU DÜŞÜRECEK PROGRAMLARI KARARLILIKLA UYGULUYORUZ”
Türk siyasetinin muhalefet cenahındaki kifayetsiz, ama bir o kadar da muhteris iklim maalesef bilim insanlarımızı, medya mensuplarımızı ve bunlardan beslenen kesimleri de zehirlemektedir. Evine, arabasına, malına, hizmetine, ekonomik gerekçelerle izah edilemeyecek fahiş fiyatlar isteyerek enflasyonla mücadelemize zarar verenleri işte bu zehirli iklim yoldan çıkarmaktadır. Yalan yanlış çarpıtma eseri hezeyanların cehaletin, en önemlisi de sinsi operasyonların kol gezdiği sosyal medyadan etkilenerek bu furyaya katılanların sayısı da az değildir. Hayat pahalılığıyla mücadelemizin önündeki en büyük nakısa işte bu çarpık anlayışın tıpkı zehirli bir hava gibi her yere yayılmasıdır. Ağustos ayı verileriyle birlikte yıllık enflasyonun yüzde 56’ya yükselmesi hayat pahalılığıyla mücadelemizi daha sıkı yürütmemiz gerektiğine işaret ediyor. Hiç şüphesiz bu uzun, zorlu ve sabır isteyen bir süreçtir. Nice badirelerin üstesinden gelen bir yönetim olarak Allah’ın izniyle enflasyonu da dize getireceğimize tüm kalbimizle inanıyoruz.
Ülkemizde hayat pahalılığının gerekçelerine baktığımızda ham madde, nakliyat, enerji, işçilik, kira gibi unsurların öne çıktığını görüyoruz. Döviz kurundaki ve enflasyondaki yükseliş de fiyatları doğrudan etkiliyor. Ancak etiketlerde ve ilanlarda tüm bu faktörlerdeki değişimlerle izah edilemeyecek yüksek oranlarda fiyat artışları yapıldığına şahit oluyoruz. Çalışanların ücretlerine yapılan her artış daha paha insanların cebine girmeden katbekat fazlasıyla A’dan Z’ye her ürüne, her hizmete yansıtılıyor. Petrol fiyatlarındaki her artış etiketlere aktarılırken, düşüşler görmezden geliniyor. Üstelik aynı ürün veya hizmetin farklı yerlerdeki fiyatları arasındaki makasın çok açıldığı durumlar da var. Demek ki, kurdaki ve enflasyondaki artış oranlarının ötesinde bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız. Bu da karşımızdaki sorunun ekonomik değil, psikolojik olduğuna, hayat pahalılığıyla enflasyonun farklı gerçekleri gösterdiğini işaret ediyor. Devlet olarak bir yandan hayat pahalılığını körükleyen psikolojik faktörler ve bu durumu fiyatlara yansıtan mekanizmalarla mücadele ediyor, bir yandan enflasyonu düşürecek programları kararlılıkla uyguluyoruz. Her türlü yalanla ve iftira ile idari kurumlar ve yargı nezdinde mücadelemizi sürdürürken vatandaşlarımızı bu zehirli iklimin yol açtığı zararlardan korumak için gereken adımları da atıyoruz.