İşte Ayhan’ın mesajı:
“Doğal toplum yapısının bitişi ile başlayan kadının köleliği ve sömürüsü, o tarihten günümüze kadar hep devam etmiştir. Ataerkil toplum düzenleri sömürüyü ilk olarak kadın bedeni ve kadın emeği üzerinde gerçekleştirmiştir. Dünyanın bir yarısı eril, bir yarısı dişil olmasına rağmen, kadınlar için yaşam hiçte eşit olmamıştır. Devletleşmiş egemen sistemler hayatın her alanında kadınlara köleciliği ve sömürüyü dayatmışlardır. Kadının toplumun en temel öznesi olduğu gerçekliği görmezden gelinerek, erkeğe göre zihinsel ve fiziksel güçsüzlüğü yalanı ile toplum kandırılmıştır. Ezilmiş, horlanmış, iteklenmiş ve görmezden gelinen kadına ikincil muamele yapılarak. Adeta yaşamdan düşürülmüştür. Oysa varlık nedenimiz olan kadın, demokratik ekolojik toplum yapısının en vazgeçilmezidir. Kadın toprak su ve hava gibidir, olmazsa hayatta olmaz. Kadınların özgürleşmediği toplumlar felçli toplumlardır. İnsanlığın kurtuluşu kadının özgürlüğündedir. Çünkü kadın doğası gereği savaşa karşıdır. Yeryüzünde ne kadar savaş olmuşsa erkekler çıkarmış ve acısını kadınlar yaşamıştır. Bugün ülkemizde de bunun en sıcak ve güncel örneğini yaşıyoruz. Savaşı ve savaşları çıkaran ataerkil toplum yapısıdır. Ne yazık ki bu gerçeklik anaların ağlamasıyla beraber hiç değişmiyor. Ülkemizde ve bölgemizde analarımızın gözyaşı sel su oldu. Artık bu savaşların durması ve anaların bir daha ağlamaması için ümidimi hep koruyor ve annelerin barışı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Bugün verdiğimiz mücadele özgür kadın mücadelesidir.”
“Doğal toplum yapısının bitişi ile başlayan kadının köleliği ve sömürüsü, o tarihten günümüze kadar hep devam etmiştir. Ataerkil toplum düzenleri sömürüyü ilk olarak kadın bedeni ve kadın emeği üzerinde gerçekleştirmiştir. Dünyanın bir yarısı eril, bir yarısı dişil olmasına rağmen, kadınlar için yaşam hiçte eşit olmamıştır. Devletleşmiş egemen sistemler hayatın her alanında kadınlara köleciliği ve sömürüyü dayatmışlardır. Kadının toplumun en temel öznesi olduğu gerçekliği görmezden gelinerek, erkeğe göre zihinsel ve fiziksel güçsüzlüğü yalanı ile toplum kandırılmıştır. Ezilmiş, horlanmış, iteklenmiş ve görmezden gelinen kadına ikincil muamele yapılarak. Adeta yaşamdan düşürülmüştür. Oysa varlık nedenimiz olan kadın, demokratik ekolojik toplum yapısının en vazgeçilmezidir. Kadın toprak su ve hava gibidir, olmazsa hayatta olmaz. Kadınların özgürleşmediği toplumlar felçli toplumlardır. İnsanlığın kurtuluşu kadının özgürlüğündedir. Çünkü kadın doğası gereği savaşa karşıdır. Yeryüzünde ne kadar savaş olmuşsa erkekler çıkarmış ve acısını kadınlar yaşamıştır. Bugün ülkemizde de bunun en sıcak ve güncel örneğini yaşıyoruz. Savaşı ve savaşları çıkaran ataerkil toplum yapısıdır. Ne yazık ki bu gerçeklik anaların ağlamasıyla beraber hiç değişmiyor. Ülkemizde ve bölgemizde analarımızın gözyaşı sel su oldu. Artık bu savaşların durması ve anaların bir daha ağlamaması için ümidimi hep koruyor ve annelerin barışı fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Bugün verdiğimiz mücadele özgür kadın mücadelesidir.”