SATANIN SONUDA HÜSRANDIR BİLMİYOR MUSUNUZ.?
Başbuğ Atatürk’ün- Türkeş’in askerleri olacaktık. "Milliyetçi Türkiye'yi" kuracaktık. "TURAN" a varacaktık. "Aleme Nizam" verecektik. Başımız dik, alnımız ak, midemiz tok olacaktık.
Adalet bizden sorulacaktı. Ne oldu, neler oldu da kervanımız basıldı- dağıtıldı! Ne oldu, neler oldu da on paraya satıldık?
Siz sadece bizi satmadınız. Siz bizim Lise çağında kurduğumuz hayalleri de sattınız. Siz bizim Üniversitede okuma hayallerimiz varken, karakolda geçirdiğimiz geceleri sattınız. Siz bizim avukatsız girdiğimiz mahkemeleri sattınız. Siz bizim Hastanede yaralı arkadaşımızın başında beklerken döktüğümüz gözyaşını, ettiğimiz yeminini sattınız. Siz bizim döktüğümüz ve dökülen kanımızı sattınız. Siz bizim yarı aç yarı tok delik ayakkabıyla kurduğumuz memleketi kurtarma hayallerini sattınız.
Siz bizim sahipsizliğimizi sattınız. Siz bizim (daha hayata atılmadan) bozulan sicillerimizi sattınız. Siz bizim uykusuz gecelerimizi sattınız...Siz bizim gardaşımız dediğimiz adamlarla aramızda olan hukuku sattınız.
Siz bizim ta ciğerden attığımız sloganlarla kısılan sesimizi sattınız. Yağmur altında direklerin üstüne çıkıp astığımız bayrakları sattınız.
Bazen susmak gerekiyor acı dolu hayatı anlamak için. Herkesin gerçek yüzü bir tartışmaya bakar. Aksini yaşandığını hiç görmedim. Bizimse en büyük hatamız hevesleri uğruna karakterini bozan insanlara güvenmek oldu. Güvenmek bizim salaklığımızdı belki ama güvenimizi kırmak onların karaktersizliğiydi.
Ne demişler? ‘’İnsanları tanışırken değil tartışırken tanırsınız’’.
Çünkü öfke saklanan kişiliği ortaya çıkarır. O yüzden onlar ayıpladığı her şeyin başrolünde durmaya devam etsinler. ‘’Biz böyle iyiyiz’’.
Ağlayarak yazıyorum, SAHİ SİZ BİZİ NEDEN SATTINIZ?