Ben Mehmet İPEKSEVER. 1958 yılında Şanlıurfa merkezde doğdum. Birçok peygamberi, evliyayı, şairi, sanatçıyı ve fikir insanını bağrında yetiştiren bu kadim şehirde çocukluğum milli ve manevi değerlere ışık tutan bir ortamda geçti. Gençliğimde de bu doğrultuda yürüyen siyasi oluşumların içinde bulundum. Devlet Su İşlerinden emekli olduktan sonra da sevgi, barış, kardeşlik içinde yaşanılabilir bir ülke ve güzel bir Şanlıurfa çocuklarımıza miras bırakabilmek için çalışmaya devam ettim. Sizlerle birlikte insanlık adına güzel olan her şeyi; başta insan hakları ve onuru olmak üzere bütün değerlere saygı duyarak sizlere hizmet etmeye devam edeceğim.
Değerli okurlarım kendi yaşantım ve hayat felsefemden kısa ve öz bahsetmeye çalıştım. Her zaman haktan ve hukuktan yana olacağım, herkese eşit mesafede olacağım ve her platformda Vatan, bayrak ve Millî değerlere önem veren ve bu değerlere saygı duyan herkes benim için eşittir.
Siz değerli okurlarım; sizlerle ilk defa tanışmanın ve ilk köşe yazımın vermiş olduğu heyecan ile şunu itiraf ediyorum. Kalbimin atışını kalemimin titreyişini htim..
ÜLKEMDE HUZUR İSTİYORUM,
ÜLKEMDE BARIŞ İSTİYORUM,
ÜLKEMDE DEMOKRASİ İSTİYORUM...
Gözlerinizi kapatın, canınızı sıkacak muhtemel sorunları bir kenara bırakın ve bir güzel ülke hayal edin...
Demokrasi ve barış içinde herkesin insan haklarından eşit olarak yararlandığı, hakça paylaşımım olduğu, Adalet terazisinin şaşmadığı, çocukların ve kadınların istismar edilmediği, modern ve Millî değerlere saygılı bir ülke olsun.
Denize paralel ve bulutlara kadar uzanıyormuş hissi veren sıradağları olsun...
Bir ülke düşleyin her yerinden tarih fışkırsın, yemyeşil ovalarında, bin bir çiçek, dünyanın en güzel kuşları, rengarenk kelebekleri uçuşsun...
Bir ülke tasavvur edin; tertemiz havası, içilesi berrak suları olsun, sımsıcak güler yüzlü, cana yakın aydınlık insanları olsun...
İçtiğiniz her çay ve her fincan kahvesinde yaşama zevki versin, evrenin en güzel sahilleri ve ormanları orada olsun…
Şimdi gözlerinizi açın ve bunun bir hayal olmadığını görmek için birlikte Türkiye için elimizi taşın altına koyalım
Düşlerimiz gerçek olsun..!
BIR'DE BUNUN TAM ZIDDINI DÜŞÜNÜN.!
NEYE KARŞIYIM?
(BUNU DA SİZE BİR ALINTIYLA ANLATAYIM)
Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Daha sonra bir başka topraktan 100 tane bildiğimiz siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun. İlk başta hiçbir şey olmayacaktır.
Daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirlerini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz.
Kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. Oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir.
O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde kendinize hep şu soruyu sorun lütfen;
Kavanozu sallayan kim?
İşte bu yüzden insan ilişkilerine dikkat et.
Bu ilişki türüne zarar verecek her türlü söylemden uzak dur.
Bir olayı, bir haberi, bir dedikoduyu veya bir nefret söylemini analiz etmeden eyleme geçme.
Araştır.
Dinle.
İzle.
Oku.
Düşün.
Tekrar düşün.
Tekrar düşün.
Tekrar düşün...
(Alıntıdır)