Hayat çok kısa ölüm bir nefes gibi ensemizde ve biz hala bize bahşedilen bu hayatın hakkını verememekteyiz. Şu kısacık ömre ne çok hatalar sığdırabildik yazık! Sanki sonsuzluk iksirini bulmuşuz da hiç ölmeyecekmişiz gibi hoyratça yaşıyoruz hayatı.
Herkesin ibadeti kendine, herkesin günahı, sevabı kendine herkes kendi yanlışının hesabını ödeyecek. Öyleyse bu kin, öfke bu kırgınlıklar niye bu af edememe kibri neden.
Dualar ediyoruz, kimi zaman af diliyoruz, yanlışlarımız için el açıyoruz yaratana.! Peki, biz ne kadar af edebiliyoruz hiç soruyor muyuz, kendimize! Af etmeyi beceremezken af edilmeyi beklemek ne kadar doğru ki herkesten doğruluk beklerken ne kadar doğru olabildik ki.
Gelin bu günü af etme günü ilan edelim. Bu gün ne kadar kırgınlıklarımız ve kızgınlıklarımız varsa hepsini af edelim. Bırakalım herkesin hesabını hesap gününe ve omuzlarımızda taşıdığımız kin, öfke, nefret yükünden kurtulmanın inanılmaz rahatlığını yaşayalım.
Bugün herkes cesaretini takınsın, birbirini arasın helalleşsin sevdiklerimize onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemekten çekinmeyelim. Hayat çok kısa yarın çok geç olabilir.
"BU GÜN AF ETME GÜNÜ BÜTÜN KALBİMLE AF EDİYORUM" diye yazalım duvarımıza aramak istediklerimiz ve aramaya cesaret edemeyenlerimiz için. Belki de hayat başka bir anlam kazandıracak bize af etmeyi öğrenince ...