Helalleşmek çok basit ancak bir o kadarda zor olan bir şey. İki kelime ile helal ediyorum. Bu mu helalleşmek? Peki ya yaptığımız yıktığımız zulüm ettiğimiz aileler kişiler, toplumlar ekonomi, psikoloji sosyal adalet, inanç onları nereye koyacağız? Nasıl olacak...?
Herhalde balık hafızalı oluşumuza güveniliyor. Hafıza kirliliği ve balık hafızalı olmak, gerçekten balıkların hafızaları çabuk silinen ve bir dakika önce kendisine uzatılan yemin ucundaki oltayı görmeyip tekrar o yeme yönelmesi olayıdır.
Bu insanların ise geçmişten günümüze en büyük hastalıklarından biridir. Şöyle ki..; insanlardan bir konu hakkında bilgi almak istediğimiz zaman ya geçmiş mitolojileri, dedem babam böyle yaptı, böyle söyledi der yada resmi ideolojilerin kamuya gerek yazılı gerekse görsel basın aracılığı ile yada kendilerinin onayladığı bastırılan kitaplar aracılığı ile sürülen bilgileri aktarırlar, ama hiç bir şekilde bu bilginin doğruluğu veya yanlışlığı hakkında fikir ileri sürmeden- (ki süremez), olduğu gibi yansıtır, tıpkı bir aynanın yansıtması gibi.
**Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ülkede vatandaşlarımız aleyhinde söylenmeyen söz yapılmayan algı kalmadı. Sanırım (bu söylemim ırkçılık manasında alınmasın), ne kâfirliğimiz, ne zındıklığımız, ne cehennemlik oluşumuz, ne yemeğimizin suyumuzun yenilip içilmeyeceği, ne çocuklarımız ile evlilik yapılamayacağı gibi da neler neler…! ( Çok mu önemli tınmam bile..! )
Diğer taraftan ayrı ana dilleri ve örf adetleri nedeni ile ( Kürt )vatandaşlarımız içinde başka bir versiyon söylemler devlet düşmanlığı, ilgisi alakası olmadığı halde genelleme ile ( teröristlik, ) cahillik, karda yürürken kart kurt sesi nedeni ile Kürt oluşları yoksa Kürt diye bir halkın olmadığı gibi gibi nice saçma sapan akla hayale yatmayan, ırkçı Şovenist ve ayrımcı bir dil anca bu kadar olur diyesi geliyor insanın.
Tüm bu ayrıştırma ve kafatasçılık ve ötekileştirmelere nazaran devlet kendi hafızasını ya bilmiyor veya halkı balık hafızalı olarak görüp sabah söyleneni akşam inkar ederek, günah çıkartıyor ve zeytin dalı uzatıyor.
Bizde Ali’yi seviyoruz, bizde sizdeniz, bizim kardeşimizsiniz, ( sizin Ali'yi sevmeniz yada sevmemeniz kendi sorununuz ..! ) elektriktik, su faturalarınızı ödeyelim dedelere maaş verelim eksik noksanlarınızı tamamlayalım diye açılım çalıştay ve dayatmalar ile kendilerine benzetme ve asimile ederek kullanılacak piyon görevi yaptırmak. Maksat, diğer taraftan red ettiği tanımadığı Kürt vatandaşlarımıza dilleri için TRT kürdi kurmak, dil kursları düzenlemek, meclise, siyasete girmeleri için (aşiret ve yağdanlıklarını) adam kazanmak gibi alternatif yollarla Kürt vatandaşlarımızın da balık hafızalı olduğunu söyler gibi tavırlar sergilenmektedir.
Hâlbuki Bu ülkede herkes eşit laik demokratik sosyal hukuk devleti düzeni içinde birer birey ve vatandaş olmak ister ve beraberce özgürce yaşamak yaşatılmak isterler. (Buna kimsenin itirazının olacağını sanmam..! )
Bırakın Alevilere, Ali ile Veli ile ve Kürtlerle uğraşmayı da , ülke ekonomisine, iş hayatına, eğitim öğretime, gençliğin sorunlarına, aile hukukuna, kadın haklarına, sağlık, çevre sorunlarına doğa ya denize genel güvenlik (dış güçler dediğiniz kim ise ..) çalışan emekli dul ve yetimlere ,adalete, yargıya , zamlara, ülkenin satılmayan bir karış doğasına bir dönüp bakın!.. Neler neler dağlar gibi sıralanıp yığılmış çözüm bekliyor.
Zaten toplumun sorunu sosyal psikolojik ve ekonomik olarak çözülürse -ki ( sanmıyorum ) problemlerin beyin akıl kirliliği ve algı yaratma sorunu da bir nebze kendiliğinden çözülür.
Ama bunu da göz ardı etmemek gerek,
Bir taraftan zeytin dalı uzatıp diğer taraftan kılıç sallamak, Anayasal hak olarak güvence altına alınmasına rağmen kişilerin sicilleri gelecekleri ile oynamak için ( tahkir tehdit ve fikir ve düşüncesini gerek sosyal medya gerekse yazılı ve görsel basında yazdı söyledi diye ) suç yaftalama yaparak suçlu, terörist ilan etmek kolaylık ve ayrıştırmaya neden olur ve bunun vebali sorumluluğunu da hiç biriniz/birimiz kaldıramazsınız...
Gerçekten halkımız yıllar önce Aziz Nesin' in dediği gibi mi ..?
Şayet olmazsak ( dediği gibi ) yıllardır, tüm asimilasyonlara, ret ve öteki edilmemize tanınmak istemememize rağmen halen daha aynı yolları yağan yağmurda ıslanarak geçirir miyiz..?
Halkın gücü her şeyin üstündedir, bilginin ilimin ve sorgulamanın gücü her şeyi yeniden var edebilecek meziyettedir, hele birde bu kadar resmi ideoloji hegemonyası yetmezmiş gibi kendi içimizdeki Vahabi seviciliği ya da (söylemdeki Eşit olma) aşkı var ya kendimizi gerçekten tanıyamaz bilemez sorgulanamaz, geçmişimizden dersler alamaz ve yarınlara aydınlıklara özümüze taşıyamaz durumlara düşmemizin sebebi balık hafızalı olmaya devam edişimiz olamaz mı..?
Senin yolun felsefen dilin yaşam tarzın hayata bakış açın her şeyinle apayrı bir dünyasın. Ama gel gör ki, kendini sorgulamak bulmak yerine kopyacılığa kaçıp kolaycılığı ezberciliği ve kendini inkar noktasına kadar yaşamında felsefende zerre kadar yeri olmayan ve olmadığını da pratiğinle gördüğün mitolojilerle vahabilere yönelip avuç açıp dağdan taştan medet bekliyorsak bunun anlamı balık hafızalı olmaktan başka ne olabilir...?
Zaten bizlerden istenen de bu değil mi..?
Çabuk unutmak, bizden olmadığı bizim gibi düşünmediği yaşamadığı halde bizden ( onlardan- mış ) gibi yapmak ve yavaş yavaş yok olmak silinmek, ve sonuçta kendimizi inkar etmek...
Şimdide hem alevi hem demokrat arkadaş kalkmış helalleşmekten dem vuruyor. Ya Haq aşkına kim kiminle helalleşecek! Bizler kime ya ada kimlere ne yapmışız ki helallik isteyelim, af dileyelim bağışlayalım, sanki suçu bizler işlemiş katletmiş asmış kesmiş red etmiş cezaevlerine tıkmışız da af dileyelim helallik alalım. Yahu arkadaş bin yıllardır aşan kesen yok sayan yok etmeye çalışan kim..?
Arkadaş sen kiminle nasıl helalleşiyorsun! Anası babası oğlu gözlerinin önünde öldürülen insanla, yada katledilen yüzlerce asker, polis, sivil halk, evlerinden alınıp kim vurduya giden canlar, ve devletin gözleri önünde olan Sivas, Çorum Madımak, Roboski ve daha niceleri bunlar bir yana ekonomik sorunları nedeni ile intihar edenler, çöken biten yaşamlar dağılan aileler bunlarla nasıl helalleşeceksin, " biz ettik sen etme ,af et bizi helalleşelim mı diyeceksin " yoksa tüm bu olumsuzlukların müsebbiplerini bağımsız yargıya verip delillerini de karartma dan yargılayıp gereğini yaparak ve zarar ziyanını tanzim ederek sonra da TV'ler önüne çıkıp olayları ve yapılanları itiraf edip özür dileyerek helalleşmek mı isteyeceksin. Evet hangisini..!
Bu soruyu cevaplama beceriniz varsa ve balık hafızalı değilsek tekrar soralım ,bu durumları yapanlar kim..? İşte şimdi zurnanın zırt dediği yerde isen ve bir karar vermemiz gerekiyorsa önce bizlere bunca yıllardır yaptıran çektiren yok sayanların önce sorgulanması yapılmalı, suçlarını itiraf etmeleri ve tüm yaptıklarından ötürü halkın toplumun tüm dünya kameraları karşısında çıkıp itiraf etmeleri ve özür dilemeleri gerekmez mi..?
Evet, işte o zaman balık hafızalarımızı atıp Balık hafızalı olmaktan kurtularak kendi özümüzü bilecek ve kendimiz olacağız ve işte o zaman helal edip etmeyeceğimize karar vereceğiz...
Yoksa yanılıyor muyum ne dersiniz..!