İnançlı ihlaslı insanlar bilirler. Dinimizde hadislerin ve öğretilerin günümüze kadar konuşularak getirilen sonumuz peki bu son ‘’nedir’’, ‘’nasıl olacak?’’ diye bakıyoruz.
En büyük işareti ahlak dışı tutumlar davranışlar inanç zayıflığı yer alıyor, İnancımız zayıfladıkça evimiz dediğimiz içinde yaşadığımız yeryüzü… Yani dünya ’da bizlere karşı cömertliğini gözle görülür şekilde azaltıyor insanın insana saygısı tahammülü hoş görüsü yok oldukça dünyada ‘da bizlere verdiklerini azaltıyor.
Ahlak sınırları aşılıp aile kavramı ortadan kalkıp cinsiyet ayrımcılığını insanı nedenmiş tercihmiş gibi gösterip yok etmeye çalışanları sık gördüğümüz bu zamanda Allah'ın insanı iki cins olarak yarattığını başka bir cins kavramı olmadığını bildiğimiz halde inkâra varacak şekilde sapık düşünceler ile sapıtmayı yol edinenler ortaya çıktı. Artık bu o kadar aşikâr oldu ki toplum olarak bunlara bir ‘’dur’’ diyemez hale geldik. Aklımıza öyle şeyler yerleştirdiler ki ona da tercih meselesi der hale geldik. Oysa inanmış insanlar olarak ‘’tercih’’ meselesi diye bir şeyin olmadığını biliyoruz.
Ben din alimi değilim ama bir inanmış olarak yaşananları da iyi gözlemliyorum. İşte biz insanlar böyle yaptıkça dünya bizlere cömert davranmayı bıraktı. Seller, depremler, yangınlar, yanardağ patlamaları ardı ardına gelmeye başladı.
İnsan olarak bizlerin bir birine olan saygı sevgi ve güveni ortadan kalktığı tahammül sınırlarının yok olduğu bir zamanı yaşarken küçük sebepler ile sonu ölümlerle biten hadiseler yaşadıkça yani Miras kavgası, Yol verme kavgası, Komşu gürültüsü, Arazi kavgası, Çocuk kavgası, Yan baktın kavgası, Alış veriş kavgası, Borç kavgası, Aşırı kıskançlık kavgası gibi birçok nedenlerden dolayı sayabiliriz. Bizler bunları yaşadıkça dünya ‘da bizlere Nasıl Mı Davranıyor, Cezalandırıyor? Mevsimlerin gözle görülür değişikliği, sıcak ve çok nemli havalar, yağmurun azalması, Toprağın çoraklaşması, üretilen ürünlerin artık ilaçla yetiştirilmesi, hastalıkların artması, her gün ölümcül bir virüs ile tanışmamız, birçok ailenin çocuk doğal yollarla sahibi olamaması ve birçok tıbbi yöntemlere başvurması, gün be gün özürlü doğan çocuk sayılarının artması, çalışma ve üretme yetimizin kaybolması gibi birçok neden sayabiliriz… Hiç bunları yaşanılırken ve bunları yaparken dünyanın da bizlere aynı orantıda yaşattığı bu olumsuzlukları düşünüp aklımıza getiriyor muyuz?
Biz insanlar için gelmesi beklenen insanın ve dünyanın bir sonu olduğunu bu kaçınılmaz kaderin yaşanacağını bildiğimiz halde inancımıza kendimize ve daha doğrusu şeytani fikirlerle yaradılışımıza ve gayemize isyan ediyoruz Allah’ın bizlere gönderdiği yasalara dinlere Peygamberlerine asi davranıyoruz biraz düşünelim, her insanın kaderinde olan birde ölümün olduğunu. Ölümünde inancımız gereği bir son olmadığını birde Ahirette yaşamın olduğunu düşünün.
‘’İyi olun, güzel yaşayın, güzel yaşatın’’
***Saygı ve sevgilerimle.***