Koca Arap ve aynı zamanda İslam yarım arasında birkaç dönümlük arazi sahibi İsrail arasındaki katliam düzeyindeki savaş soy kırım ve zulmün ana ekseni çıkar ve egoizmdir.
İsrail oğullarının inançları olan Abraham ( Yahudi peygamberi ) ve ardından Musa ile onların kutsal kitapları Tevrat’a göre Tanrı, Mısır Nil ve o bölgedeki tüm verimli toprakları kumsalları ( toprak ) kutsal topraklar olarak verilmiş ve kendilerine de Üstün ırk unvanı ile müjdelemiştir.
Ama Yahudiliğin çıktığı M.Ö ki yıllardan itibaren Yahudilerin bulundukları coğrafya Hristiyan, Sabi, Zerdüşt ve İslam ve dinlerle din savaşları ve toprak kazanımları içinde Selçuklu, Moğol, Osmanlı, Bizans Devletlerinin saldırı ve kıyımları ile M.S 1450 li yıllardan 1600 lu yıllar arasında zaman zaman katledilerek zaman zaman sürgün edilerek ve zaman zamanda kurtuluş için kendi yurtlarını terk ederek ama içlerinde dönüş uhdesi ile dünyanın dört bir tarafına dağılmışlardır.
İsrail diye bir devletin varlığı 1948 yılına kadarda yoktu. Evet, İsrail oğulları vardı, ancak devlet olarak tarih sayfasında yerlerini alamamışlardı.
Yahudilerin yani Israil oğullarının yaşadıkları Mısır Nil bölgesinden sürgünlerinin ardından M.S 1680 li yıllara hatta bazı bölgelerde ( Dünyanın dört bir tarafına dağılmış olmaları nedeni ile ) 1800 lü yıllara kadar birbirleri ile iletişim kurmaları olmamış. Ne zaman ki İspanya’dan 1780-1800 lü yıllarda birbirleri iletişim kuran birkaç yüz kişilik Yahudi ailesi lobi faaliyetlerine başlayıp bu amaçla birlik ve yardımlaşma ve kutsal topraklara dönüş çalışmaları yapmaya planladılar bunu fark eden, ispanya Kraliyeti Yahudileri ülkelerinden sürgün etti.
Sürgün olan Yahudiler genellikle Osmanlının ırk devleti olmaması Ümmet devleti olmasından istifade ederek Makedonya bölgesine ve genellikle de Selanik merkezli bir araya gelmeye ve bir kısmının da Suriye, ırak, Mısır gibi bölgelerde Yahudi Mason Lawrence’nin önderliğinde ajanlık, papalık, tarihi araştırmacı, elçilik, şehir valiliklerinde elçilik vb işler yaparak ve oradaki devletlere, etkin olan kişilere ekonomik rüşvetler vermek sureti ile hem de o bölge halklarının inanç ve kültürlerini dillerini öğreniyor ayrıca kendilerini manipüle etmek sureti ile yerleşmeye ve azar azar araziler kiralama satın almaya başladılar.
Bu arazi alanlar Yahudi olarak değil Arap, Mısır, İslam Hristiyan Bektaşi kimlikleri (kendi kimliklerini manipüle ettiklerinden ) kimlikleri altında yapıyorlardı.
Osmanlıda 1. Meşrutiyet sonrası İngilizlere iş birliği yaparak ilk MASON lobisini Dernek olarak 1830 da kurdular ve İngiliz pasaportu ile Meşrutiyet gereği dokunulmazlık aldıkları için "gündüz külahlı gece silahlı " hesabı işlettikleri mekânlarının bölmelerinde bir araya gelerek çalışmalarını kat ne kat artırıyor ve kendilerine çok çabuk yandaşlar buluyorlardı. Işın içinde maddi kazanımlar söz konusu olunca en Vatanseverinden en dindarına kadar herkes mason oluyor onlara yardım ediyordu.
Osmanlının Abdülhamit döneminde 2.Meşrutiyet yayınlanınca artık ipin ucu kaçmıştı Osmanlı hakimiyetinde bulunan Selanik’te Bektaşi, Mısırda kipti, Suriye de Nusayri, İran’da Dürzi-İslam vb aklımıza gelen her inanca giriyor. İnançların baş aktörü yön vericisi fetva kurumu oluyor. Devlet kurumlarında Maliye Hazine yetkilerini ele alıyor, ihale alıyor, köprü, yol, demiryolu vb her işte inşaatta sektörde söz sahibi oluyorlardı. Osmanlıdan ve bölge ülkelerinden Arap AŞİRET reislerinden toprak satın alıyorlardı.
Böylece 1948 yılına gelinceye kadar saman altından su yürüterek devlet kurumlarına din kurumlarına sızarak yetkiler alarak ajanlık arabuluculuk yaparak bu seviyeye gelmeleri sonucu Israil Devleti kurduklarını ilan ettiler.
İlk tanıyanlardan birisi de Türkiye Cumhuriyeti oldu. Akabinde peş peşe Arap ülkeleri İsrail’i devlet olarak tanıyordu. Ancak bölgenin sıcak savaş bölge olması ve petrol yer altı zenginliklerinin olması ve Arap-İslam birliğinin olmaması,1967 de patlak vermek İran-Irak savaşları, süreç içindeki Golan tepeleri ve Ürdün-Filistin sorunu kendilerinin ekmeklerine yağ sürmüştü.
İsrail in AĞA babası olan İngilizler ve ardından Fransa, Almanya, Amerika’nın Ortadoğu petrollerine göz koymaları ve bu nedenle Ortadoğu da kullanılacak bir maşa devlet İsrail, hepsine hizmet etmeye ve Arap yarımadasında mevcut en az 10 İslam ülkesini birbirine düşürerek nemalanıyor, toprak alıyor. Sınırlarını genişletip idealleri olan üstün ırk ve kutsal topraklar hayallerini gerçekleştirmek için çabalıyorlardı.
Ama işin içine Filistin - Ürdün girince amaçları zamana yayılmaya, zaman kaybetmeye başlamışlardı. Bu nedenle periyodik aralıklarla planlı saldırı baskın ve istilalarla İsrail sınırları içinde yaşayan Filistinli halka zulüm ederek yıldırma, katliam, işkence ederek göz daği verip orayı terk etmelerini sağlıyor. Bir yandan İslam ülkeleri ve yönetim kadrosunda masonluk çalışmaları yapmak ( bu arada her ülkede ve Türkiye yöneticilerinin herhalde en az 4/3 ü masonluk yemini etmiş, Yahudilik cesaret madalyası ile taltiflendirilmişlerdir.) sureti ile diğer taraftan yetkili satın almak ve ticari faaliyetler yürütmek sureti ile kendine destekçi biliyorlardı.
İsrail in çevresinde yüz ölçüm olarak en az kendilerinin 100 kat büyük arazi ve ekonomi sahibi Arap-Iran-Irak-Mısır-Suriye-Kuveyt-Katar-Türkiye gibi devletler birlik yaparak sadece Tükürseler silah bomba kullanmadan öldürmeden İsrail’i boğarlar. Peki yapılan ne..? Kınama,! Cuma Namazı sonrası yürüyüş basın açıklaması telin Beddua veya Mazlumlara yardım, gıyabi Cenaze Namazları ( yani vitrine oynamak ) perde arkasından ise sessizce el birliği para kazanım, ticarete devam..
Zulüm kimden gelirse gelsin katliamdır insanlık suçudur, bunun Hristiyan’ı İslami Yahudi’si olmaz… Ölüm Ölümdür.
Çocuk Genç Yaşlı hepsi insan, hepsinin yaşama hakkı var. İsrail bomba atarken HAMAS gül ‘mü atıyor orada! yani İsrail de ölen çoluk çocuk insan değil mi..? Mesele zulüm katliam istilayı haklı haksız dininden ırkından dolayı sorgulamak değil, Mesele kendi elimizle kendi arazilerimizi başkalarına ağaların reislerin aşiretlerin zevklerine peşkeş çekme meselesidir.
Kimin toprağını evini aşını ekmeğini elinden alırsanız veya almaya kalkarsanız size gül uzatır. Yapılan haklı mı derseniz, ebetteki hayır!!! Çünkü ölenler insan. Çünkü birilerinin zevki için heder edilen yaşamlar ve 7 Milyar dünyanın gözü önünde cereyan eden zulüm katliam… Buna ‘’dur’’ diyecek ve olayı uluslararası Heyet ile çözüme kavuşturup ütopik hayaller peşinden koşmanın ve 2500 yıl önceki bir serüvenin artık geçmişte kaldığını hatırlatmanın zamanı geldi geçiyor.
Dünya globalleşmenin arifesinde her ırktan dilden dinden insanlar bir arada yaşamaya ilişkiler kurmaya başladı. Bu hikayelerin mitolojilerin ve Allah’ın bile tüm dinlerde katilliğin en büyük suç olduğunu vaaz ettiği halde bu vahşet neyin nesi..?
Zulüm kimden ve nereden gelirse gelsin insan olarak karşısında olmalıyız. Siyonist Mason Emperyalizmi. Ya da İslam cihatçı terör örgütleri aynı mantıkla hareket ediyorlar. Çözüm öldürmekten değil, uzlaşmakta anlaşmakta ve birlikte ve karşılıklı saygı ile yaşamak
Katliama ve katliamı yapan her kim ise kınıyor ve lanetliyorum..