Ülkemizde geçmişten bu güne
Devletine milletine hizmet eden nice siyasetçiler liderler geldi geçti. İyi veya kötü bir dönem ülke bu liderlerle yönetildi. Ve şuanda da aynı hizmeti sürdüren liderlerimiz bulunmakta.
Dış ülkelerin hele de İsrail gibi katliam yapan İslam düşmanı, Müslümanların kanını içen bir devletin başkanına lanet getirilmesi gerekirken bizim Cumhurbaşkanımıza atıfta bulunulmasına akıl, mantık erdiremiyoruz. Tabi ki bunun takdirini halkımız verecektir.
Siyasette iç hesaplaşmalar olabilir. Yanlışlar olabilir. Eleştirirsiniz, belgeleri sunarsınız, kamuoyunu bilgilendirirsiniz.
Fakat devlet erkânında görev yapan hiç kimse kendi ülkesindeki herhangi birini Netanyahu gibi insan olmayan yaratığa benzetemez.
Oysa olması gereken;
"Benim ülkemde nüfus cüzdanında T.C. yazan 84 milyon kişinin her birinin, tek tek tırnağına Netanyahuyu kurban ederiz" denen demeçler verilmeliydi, sözler sarf edilmeliydi.
Siyasi çekişmedeki bu benzetme yine aynı şekilde Türkiye’de yaşayan her fikirden her düşünceden vatandaşlarımıza bir hakarettir.
Daha dün Mecliste grubu bulunan partilerce, Dünyanın en aşağılık, seri katil, terör devleti İsrail’e verilen kınama mesajının ardından, bu ülkenin başbakanına kendi ülkemden birinin benzetilmesi manidar ve düşündürücüdür. Diğer tabirle daha dakika bir, gol bir. Ve golü de karşı tarafa değil kendi kalemize atıyoruz.
Yine siyasette gelinen bu nokta, bu anlayış Cumhuriyet tarihimizde hizmet eden rahmete eren eski tüm liderlerinde (O liderler birbirlerine "Sayın" diye hitap ederlerdi) belki de mezarda kemiklerini sızlatmıştır.
Ülkemizin çalkantılı, darbelerle dolu siyasi tarihinde her ne kadar bu tür çekişmelere alışsak ta, bebek çocuk katili bir katile yakıştırmalar çok ağır ithamlardır.
Bu anlayışı, bu algıyı tarif, izah edecek bir açıklamada zorluk çekiyoruz.
Gündemdeki bu sözleri ve yakıştırmayı telaffuz edecek kelimeleri cümleleri yine aynı şekilde bulamıyoruz, buraya yazamıyoruz...
Bir daha olmaması yaşanmaması adına bu beklentimizi tüm parti liderlerinden bekliyoruz umut ediyoruz.
Sn. Meral Akşener'in ülkemizin şanlı geçmiş tarihine ve halkının milletinin yüksek hassasiyetlerine binaen sarf edilen sözlerden, bir siyasetçi olarak özür dilemesi gerekir.
Bu açıklamayı;
Gündeme bomba gibi düşen yanlış, nahoş, talihsiz, ve kesinlikle olmaması gereken bir açıklamadır diye belirtmek istiyoruz....
Son yüz yılda etrafımızda bu kadar dönen sinsi plan proje varken, oyunlar oynanıyorken tüm parti liderlerinden, her kesimden,
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan'da dahil herkesten, her kesimden daha ılımlı söylemler, hitaplar, kutuplaşmalardan uzak, birlik mesajlarıyla dolu sözler bekliyoruz.
İç siyasette çok ağır sözlerle, üsluplarla ithamlarla tüm taraflar birbirlerini suçlarken, ülkemizin milli menfaatlerini koruyan kararlardaki birlikteliğimizi maalesef ikinci güne taşıyamıyoruz. Bu durum herhangi bir tarafın kaybı olmayıp, Türkiye'nin dış siyasetine olumsuz yansıyıp, hanemize eksi puan olarak kaydediliyor.
Dışarıya karşı tek yumruk görünüm arzeden bir Türkiye elbette daha güçlü, daha aktif ve sözü kabul edilen bir ülke görünümü arz edecektir.