2017 yılı turizm sezonunun açılması ile ilgili açıklamalarda bulunan Şanlıurfa Turizm Geliştirme Derneği Başkan Yardımcısı ve Kaliru Turizm Yöneticisi Rahime Yaşar, son yıllara göre bu yıl turizmin daha iyi olacağını vurguladı. Son birkaç yıldır kan kaybeden turizm hakkında bilgi veren Rahime Yaşar, Urfa’nın Suriye sınırında yer alması probleminden kalifiyeli elemanın bulunmamasına kadar olan sorunları aktardı. Yaşar, turizmin gelişmesi için alternatiflerin daha fazla yapılması gerektiğini belirtti.
İşte Şanlıurfa Turizm Geliştirme Derneği Başkan Yardımcısı Rahime Yaşar ile yaptığımız röportajın tamamı…
Şanlıurfa’da turizm şu anda ne durumda?
Bu yıl moralimiz biraz yerine geldi. geçtiğimiz 3 yıl içerisinde yaşadığımız problemleri bu yıl bir nebze de olsa hareketlilikle bertaraf etmeye başladık. Olumsuzluklar giderildikçe, ortam düzeldikçe buraya gelenlerin sayısı artıyor. İnsanlar, 2016’da ülkemizde yaşanan sıkıntıları da üzerlerinden atıp geziye çıkma isteklerini de artık eyleme döküyorlar. Zaten şu an turizm sezonu olduğu için de insanlar buraya akın ediyor. Bizi sevindiren bir konu da Urfa’ya gelenlerin başka bir şehre gitmeden burada zaman geçirmeleridir. Genellikle Urfa merkez ve çevresini kapsayan yerlerde gezme talebi fazla. Bunun dışında toplantı ve konferanslar son zamanlarda memleketimizde çok fazla yapılıyor; bunlar özellikle otellerin ve alt işletmecilerin hizmetlerinden dolayı önemli bir kazanç sağlıyor. Bu da gayet iyi bir durumdur. Çünkü doluluk oranımız yüzde 60-70’lerde iken toplantıların yapılmasıyla yüzde 100’e ulaşabiliyor. İnşallah Ramazan ayı ile birlikte bu etkinlikler devam eder. Temmuz-Ağustos aylarında zaten sıcak olduğu için buraya fazla kimse gelemiyor, Eylül ayında yine bu etkinliklerin başlaması büyük bir avantajdır. Bu durumda 2017 sezonunu da iyi bir şekilde kapatmış olacağız.
Bütün işletmelerin çalışmaları da ay ayrı olarak devam ediyor. Dernek olarak bizim de çalışmalarımız sürüyor. Umudumuz 2014’te yakaladığımız yüzde 100’lük ivmeyi, 2017’de de yakalayarak sezonu bu şekilde kapatmaktır.
Geçtiğimiz günlerde Forbes dergisi kent sıralamasında Şanlıurfa’nın yaşanılabilir bir kent olmasında işsizlik istatistiklerini, eğitimi, yeşil alanı ele alarak Şanlıurfa’yı olumsuzluklar içerisinde göstermişti. Bu durum turizmimize nasıl bir etki eder?
İşletmeler açısından baktığımızda eğitim bizim en önemli problemimizdir. Bunun sebebi de kalifiye eleman bulunamıyor; yabancı dil bilen eleman bulunmuyor. Bunlar ise turizmin olmazsa olmazlarıdır. Bir elemanı kendi işletmelerimizde çalıştırdığımız zaman nasıl davranacağı, sistemi, işi, her şeyi öğretiyoruz. Bir elemanın bize geri dönüşü 6 ayı buluyor. 6 ay sonrasında işi tam öğrenirken işi bırakıyor, bu durumda sistemi tekrar baştan oturtmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim gibi illerde mesleki eğitimler çok önemli. Urfa’da yoğun olarak turizm ve tarım alanları yer alıyor. Bunları kapsayacak mesleki liselerin yaygınlaştırılması gerekiyor. Üniversitemizde turizm potansiyeli çok yüksek diye bas bas bağırıyoruz. Ancak ‘Seyahat Acenteciliği’ bölümü daha bu yıl açıldı, o da öğrenci yok. ‘Turizm Rehberliği’ bölümü açıldı ama henüz öğrenci kabulü yok. Bunlar konulmazsa çıtamızı yükseltemeyiz.
Urfa, Türkiye’nin en fazla genç nüfusa sahip illerin başında yer alıyor. Neredeyse 1 milyon genç nüfus var. bu inanılmaz bir güçtür. Dolayısıyla Türkiye’nin eğitim sisteminde illere göre eğitimin güçlendirilmesi gerekir. Yani bu konuda çalışmaların yapılması gerekir. Eğitimde neredeyse sonuncuyuz çünkü çok büyük oranda nüfusumuz var, eğitim kalitesi ortada, alt yapı ortada. Bu da son sıralarda yer almamızı normal kılıyor. Bu nedenle bunlar normal sıralamalardır. Özellikle Urfa’da mesleki eğitimlerin yaygınlaşması gerekiyor.
‘NE KADAR ALTERNATİF, O KADAR KAZANÇ’
Önceki yıllarda turist sayısı istatistiklerinde büyük turizm işletmeleri ele alınırken, son zamanlarda en küçük konaklama tesisleri bile istatistiklere yansıyor. Böylece turist sayısında istatistikler iyi durumda. Gerçekten bu durumda gösterilen istatistiklere iyi bir durumdur diyebilir miyiz?
Turizmin çerçevesi yoktur. İnsanlar artık modern binalarda, restoranlarda, modern mekanlarda kalmak yerine özellikle ekolojik dediğimiz köy turizmi gibi yerlerde vakit geçirmek isterler. Kent yaşamının stresinden uzaklaşarak doğal yaşamda bunları kolera etmek isterler. Dolayısıyla Urfa’da konaklar çok önemli. Bunun yanında aşağı Urfa dediğimiz yerdeki evlerin turizme kazandırılması için pansiyonculuğa açılması gerekir. Bu arada modern binalarımızın, otellerimizin turizm açısından desteklenmesi gerekiyor. Yani ne kadar çok alternatif olursa o kadar turist profili ve potansiyeli olur. Bu şekilde çalışan sisteme göre yol almak gerekiyor.
Urfa’ya gelen turistlere baktığımızda yabancı turist yerli turist kadar gelmiyor. Yabancı turistlerin daha fazla buraya gelmesi için ne tür çalışmaların yapılması gerekir?
Bunun için bizim yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Çünkü Suriye ile sınır bir ilde yaşamamız nedeniyle burası problemli olarak görünüyor. Sadece Urfa’nın değil, diğer iller de bu problemle karşı karşıya. Gaziantep, Kilis, Mardin, Hatay’da da en az Urfa kadar bu problem var. Bu nedenle yabancı turistlerin buraya akın etmesi için televizyonda izlediğinde bu bölgenin güvenli bir yer olduğuna emin olmaları gerekir. Bu günün şartlarında da bu durumun görünmesi biraz zor gibi. Bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. Toplu halde olmayıp kimseye bağlı kalmadan sırtına çantayı alarak gelen turistler genelde bu gibi problemleri düşünmez. Bunlar internetten bakarak hangi bölge hoşuna gidiyorsa oraya gider. Belki bunlara yönelik bir şeyler yapılabilir.
‘DAHA İYİ ŞEYLERİN OLACAĞI İNANCINDAYIZ’
Urfa turizmine baktığımız zaman kültür turizmi daha ön sıralarda yer alıyor. Ancak birçok tarihi yerin restore edilmemesi turizme yönelik olumsuz etki yaratıyor mu?
Bu tür yerlerin restore edilmemesi tabi ki turizme olumsuz etki ediyor. Sonuçta bunlar kültürel bir mirastır. Bu eserler, turizmden ziyade yeni nesillere aktarılması gerekiyor. Kültürel potansiyel konusunda biz şu anda emanetçiyiz. Bunu öncelikle sağlamamız gerekiyor. Urfa’da nere el atılırsa orada kültürel bir potansiyel çıkıyor. Dolayısıyla kamu kurumlarının bugünkü mevcut durumlarında da bunu koruyacak, bununla ilgili çalışma yapabilecek kadroları yok. Devletin Kültür Bakanlığı bütçesine ayırdığı miktar belli. Burada belediyemizin, valiliğimizin çok güzel çalışmaları var. Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın turizm alanına büyük desteği var. acilen yapılması gereken şeyler var. Örneğin Harran’dan sonraki yol gibi. Çünkü burası inanılmaz bir kültürel potansiyeli baz alıyor. Fakat buradaki 20 kilometrelik alan henüz daha bitirilemediği için araçları oraya sokamıyoruz. Orası da bitirildiğinde alt yapı problemimiz kalmamış olur. Ayrıca en büyük müzelerden olan Şanlıurfa Müzesi kuruldu; Göbelitepe’nin üst yapısı çalışması yapılıyor; Germüş Kilisesi restore ediliyor. Bunlar turizm için çok iyi avantajlardır. Bunların bitmesi durumunda yabancı turist zaten gelir. Bir kadının orada bazlamak açarak çay ile satması da bir kazançtır. böyle alternatiflerin olması gerekir. Biz bunları her platformda dile getiriyoruz. Yavaş yürüyor ancak olacak. İnsanlar artık bir farkındalığın içerisindedir. Kamu kurumlarımız, idarecilerimiz bunun farkındadır. Çünkü Urfa’da sanayinin durumu ortada. Sanayi şehri değiliz ama tarım ve turizm alanında ön plandayız. Bu nedenle bu alanlara yönelik bir şeyler yapmamız gerekir. Turizm çerçevesinde şimdi umudumuz biraz yerlerde ama gelecek için sistemli çalışılırsa daha güzel şeylerin olacağı inancındayız.
‘FESTİVALLER TURİZMDE OLMAZSA OLMAZLARDIR’
Festivallerin yapılması, sosyal aktivitelere önemin daha çok arttırılması turizme ne nasıl bir kazanç sağlar?
Festivaller turizm konusunda olmazsa olmazlarıdır. Dünya geneline baktığımızda insanlar bir festivale katılmak için iki yıl öncesinden çalışmalar yapıyor. Urfa’da geçen yıla kadar Halil İbrahim Buluşmaları yapılıyordu. Üç dini kutsadığı bir memlekette yaşıyoruz. Bu nedenle Halil İbrahim Buluşmaları daha da geliştirilebilir, uluslar arası boyutta daha da ses getirilebilir. Festivaller, şehirler için inanılmaz katkıdır. Bir hafta süren bir festival düşünüldüğünde insanlar kente 3 gün öncesinden geliyor, 3 gün sonrasında da kentte kalıyor. Oteli, taşıması, restorandı, bunların hepsi kazanıyor. Fuarlar, kongreler hepsi şehrimiz için alternatiflerdir. Yani ne kadar çok alternatif olursa o kadar çok gelir sağlanır. Kültür turizmi ile deniz turizmi arasındaki kazanç arasında üç kat fark vardır. Kültür turizmine para harcansa daha fazla gelir elde edilir. Önceden su sporları yapılırdı. Bunlar tekrar gündeme getirilebilir. Bu sporlar Halfeti’de yapılabilir.
Halfeti’de su sporlarının yapılmasına yönelik çalışmalar var. burada küçük Survivor yarışmalarının yapılması düşünülüyor….
Bu çalışmalar tabiî ki çok güzel bunun küçük ya da büyük olması önemli değil. Yeter ki bu çalışmalar yapılsın. İlk etapta çok iyi şeylerin de yapılması gerekmiyor. Bunlar yavaş yavaş yapılır. Ancak mutlaka yapılmalıdır. Urfa’yı hep Adana, Antep ile kıyaslarlar. Ben hiç Türkiye illeri ile kıyaslamam. İspanya, İtalya ile kıyaslarım. Çünkü burada insanlığın duruşu var. bu konuda herkes çalışıyor ama yetmiyor, hedefi daha çok yükseltmek lazım. Yurt dışında küçücük yerler bile bayağı kazanç sağlıyor. Orta Avrupa bugün dünyanın turizmini çekiyor.
Elimizde o kadar eser, o kadar avantajlarımız var. Bu yönden şanslıyız. Peki bunun tanıtımı yeterince yapılıyor mu?
Tanıtım konusunda bir sıkıntımız. Yok. Ancak tanıtımın tanıtılması konusunda sıkıntımız var. burada da medyaya görev düşüyor. Bütün kurumlar fazlasıyla çalışıyor. Fuarlara, etkinliklere katılım, acenteler, oteller, herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapabiliyor. Ancak değdim gibi burada basına inanılmaz görev düşüyor. Basın Urfa’yı iyi gösterirse turist sayısı artar, kötü gösterirse azalır. Genelde buraya gelenler şaşırıyor. Biz böyle bir şey beklemiyorduk diyorlar.
Turizmin gelişmesi için uçak seferleri arttırılacak mı?
Böyle bir söylenti var ama bunlarla ilgili raporlar, istatistikler önemlidir. Çünkü her hava yolu yeni planlama yaptığında gelirleri kontrol eder ya da önceki hava yolu şirketlerinin istatistiklerini baz alarak planını yaparlar. Bizim Avrupa değil de genelde Uzak Doğu ve Orta doğu bağlantımız var. bu sebepten dolayı da Onur Air buradan çekilmek zorunda kaldı. Ama aldığımız duyumlara göre Türk Hava yolları ek sefer yapmayı planlıyor. Bunun haricinde zaten günde iki Ankara uçuşu, iki Sabiha Gökçen uçuşu, iki de Atatürk Havaalanı uçuşumuz var. karayolunda zaten bir sıkıntımız yok. Bir tek demiryolumuz yok. Demiryolu da büyük bir potansiyeli içinde barındırıyor. O eksiklik de giderilirse, ulaşım her yerden sağlanır. İnşallah en kısa zamanda o da hallolur.
İşte Şanlıurfa Turizm Geliştirme Derneği Başkan Yardımcısı Rahime Yaşar ile yaptığımız röportajın tamamı…
Şanlıurfa’da turizm şu anda ne durumda?
Bu yıl moralimiz biraz yerine geldi. geçtiğimiz 3 yıl içerisinde yaşadığımız problemleri bu yıl bir nebze de olsa hareketlilikle bertaraf etmeye başladık. Olumsuzluklar giderildikçe, ortam düzeldikçe buraya gelenlerin sayısı artıyor. İnsanlar, 2016’da ülkemizde yaşanan sıkıntıları da üzerlerinden atıp geziye çıkma isteklerini de artık eyleme döküyorlar. Zaten şu an turizm sezonu olduğu için de insanlar buraya akın ediyor. Bizi sevindiren bir konu da Urfa’ya gelenlerin başka bir şehre gitmeden burada zaman geçirmeleridir. Genellikle Urfa merkez ve çevresini kapsayan yerlerde gezme talebi fazla. Bunun dışında toplantı ve konferanslar son zamanlarda memleketimizde çok fazla yapılıyor; bunlar özellikle otellerin ve alt işletmecilerin hizmetlerinden dolayı önemli bir kazanç sağlıyor. Bu da gayet iyi bir durumdur. Çünkü doluluk oranımız yüzde 60-70’lerde iken toplantıların yapılmasıyla yüzde 100’e ulaşabiliyor. İnşallah Ramazan ayı ile birlikte bu etkinlikler devam eder. Temmuz-Ağustos aylarında zaten sıcak olduğu için buraya fazla kimse gelemiyor, Eylül ayında yine bu etkinliklerin başlaması büyük bir avantajdır. Bu durumda 2017 sezonunu da iyi bir şekilde kapatmış olacağız.
Bütün işletmelerin çalışmaları da ay ayrı olarak devam ediyor. Dernek olarak bizim de çalışmalarımız sürüyor. Umudumuz 2014’te yakaladığımız yüzde 100’lük ivmeyi, 2017’de de yakalayarak sezonu bu şekilde kapatmaktır.
Geçtiğimiz günlerde Forbes dergisi kent sıralamasında Şanlıurfa’nın yaşanılabilir bir kent olmasında işsizlik istatistiklerini, eğitimi, yeşil alanı ele alarak Şanlıurfa’yı olumsuzluklar içerisinde göstermişti. Bu durum turizmimize nasıl bir etki eder?
İşletmeler açısından baktığımızda eğitim bizim en önemli problemimizdir. Bunun sebebi de kalifiye eleman bulunamıyor; yabancı dil bilen eleman bulunmuyor. Bunlar ise turizmin olmazsa olmazlarıdır. Bir elemanı kendi işletmelerimizde çalıştırdığımız zaman nasıl davranacağı, sistemi, işi, her şeyi öğretiyoruz. Bir elemanın bize geri dönüşü 6 ayı buluyor. 6 ay sonrasında işi tam öğrenirken işi bırakıyor, bu durumda sistemi tekrar baştan oturtmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim gibi illerde mesleki eğitimler çok önemli. Urfa’da yoğun olarak turizm ve tarım alanları yer alıyor. Bunları kapsayacak mesleki liselerin yaygınlaştırılması gerekiyor. Üniversitemizde turizm potansiyeli çok yüksek diye bas bas bağırıyoruz. Ancak ‘Seyahat Acenteciliği’ bölümü daha bu yıl açıldı, o da öğrenci yok. ‘Turizm Rehberliği’ bölümü açıldı ama henüz öğrenci kabulü yok. Bunlar konulmazsa çıtamızı yükseltemeyiz.
Urfa, Türkiye’nin en fazla genç nüfusa sahip illerin başında yer alıyor. Neredeyse 1 milyon genç nüfus var. bu inanılmaz bir güçtür. Dolayısıyla Türkiye’nin eğitim sisteminde illere göre eğitimin güçlendirilmesi gerekir. Yani bu konuda çalışmaların yapılması gerekir. Eğitimde neredeyse sonuncuyuz çünkü çok büyük oranda nüfusumuz var, eğitim kalitesi ortada, alt yapı ortada. Bu da son sıralarda yer almamızı normal kılıyor. Bu nedenle bunlar normal sıralamalardır. Özellikle Urfa’da mesleki eğitimlerin yaygınlaşması gerekiyor.
‘NE KADAR ALTERNATİF, O KADAR KAZANÇ’
Önceki yıllarda turist sayısı istatistiklerinde büyük turizm işletmeleri ele alınırken, son zamanlarda en küçük konaklama tesisleri bile istatistiklere yansıyor. Böylece turist sayısında istatistikler iyi durumda. Gerçekten bu durumda gösterilen istatistiklere iyi bir durumdur diyebilir miyiz?
Turizmin çerçevesi yoktur. İnsanlar artık modern binalarda, restoranlarda, modern mekanlarda kalmak yerine özellikle ekolojik dediğimiz köy turizmi gibi yerlerde vakit geçirmek isterler. Kent yaşamının stresinden uzaklaşarak doğal yaşamda bunları kolera etmek isterler. Dolayısıyla Urfa’da konaklar çok önemli. Bunun yanında aşağı Urfa dediğimiz yerdeki evlerin turizme kazandırılması için pansiyonculuğa açılması gerekir. Bu arada modern binalarımızın, otellerimizin turizm açısından desteklenmesi gerekiyor. Yani ne kadar çok alternatif olursa o kadar turist profili ve potansiyeli olur. Bu şekilde çalışan sisteme göre yol almak gerekiyor.
Urfa’ya gelen turistlere baktığımızda yabancı turist yerli turist kadar gelmiyor. Yabancı turistlerin daha fazla buraya gelmesi için ne tür çalışmaların yapılması gerekir?
Bunun için bizim yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Çünkü Suriye ile sınır bir ilde yaşamamız nedeniyle burası problemli olarak görünüyor. Sadece Urfa’nın değil, diğer iller de bu problemle karşı karşıya. Gaziantep, Kilis, Mardin, Hatay’da da en az Urfa kadar bu problem var. Bu nedenle yabancı turistlerin buraya akın etmesi için televizyonda izlediğinde bu bölgenin güvenli bir yer olduğuna emin olmaları gerekir. Bu günün şartlarında da bu durumun görünmesi biraz zor gibi. Bunun için biraz zamana ihtiyacımız var. Toplu halde olmayıp kimseye bağlı kalmadan sırtına çantayı alarak gelen turistler genelde bu gibi problemleri düşünmez. Bunlar internetten bakarak hangi bölge hoşuna gidiyorsa oraya gider. Belki bunlara yönelik bir şeyler yapılabilir.
‘DAHA İYİ ŞEYLERİN OLACAĞI İNANCINDAYIZ’
Urfa turizmine baktığımız zaman kültür turizmi daha ön sıralarda yer alıyor. Ancak birçok tarihi yerin restore edilmemesi turizme yönelik olumsuz etki yaratıyor mu?
Bu tür yerlerin restore edilmemesi tabi ki turizme olumsuz etki ediyor. Sonuçta bunlar kültürel bir mirastır. Bu eserler, turizmden ziyade yeni nesillere aktarılması gerekiyor. Kültürel potansiyel konusunda biz şu anda emanetçiyiz. Bunu öncelikle sağlamamız gerekiyor. Urfa’da nere el atılırsa orada kültürel bir potansiyel çıkıyor. Dolayısıyla kamu kurumlarının bugünkü mevcut durumlarında da bunu koruyacak, bununla ilgili çalışma yapabilecek kadroları yok. Devletin Kültür Bakanlığı bütçesine ayırdığı miktar belli. Burada belediyemizin, valiliğimizin çok güzel çalışmaları var. Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın turizm alanına büyük desteği var. acilen yapılması gereken şeyler var. Örneğin Harran’dan sonraki yol gibi. Çünkü burası inanılmaz bir kültürel potansiyeli baz alıyor. Fakat buradaki 20 kilometrelik alan henüz daha bitirilemediği için araçları oraya sokamıyoruz. Orası da bitirildiğinde alt yapı problemimiz kalmamış olur. Ayrıca en büyük müzelerden olan Şanlıurfa Müzesi kuruldu; Göbelitepe’nin üst yapısı çalışması yapılıyor; Germüş Kilisesi restore ediliyor. Bunlar turizm için çok iyi avantajlardır. Bunların bitmesi durumunda yabancı turist zaten gelir. Bir kadının orada bazlamak açarak çay ile satması da bir kazançtır. böyle alternatiflerin olması gerekir. Biz bunları her platformda dile getiriyoruz. Yavaş yürüyor ancak olacak. İnsanlar artık bir farkındalığın içerisindedir. Kamu kurumlarımız, idarecilerimiz bunun farkındadır. Çünkü Urfa’da sanayinin durumu ortada. Sanayi şehri değiliz ama tarım ve turizm alanında ön plandayız. Bu nedenle bu alanlara yönelik bir şeyler yapmamız gerekir. Turizm çerçevesinde şimdi umudumuz biraz yerlerde ama gelecek için sistemli çalışılırsa daha güzel şeylerin olacağı inancındayız.
‘FESTİVALLER TURİZMDE OLMAZSA OLMAZLARDIR’
Festivallerin yapılması, sosyal aktivitelere önemin daha çok arttırılması turizme ne nasıl bir kazanç sağlar?
Festivaller turizm konusunda olmazsa olmazlarıdır. Dünya geneline baktığımızda insanlar bir festivale katılmak için iki yıl öncesinden çalışmalar yapıyor. Urfa’da geçen yıla kadar Halil İbrahim Buluşmaları yapılıyordu. Üç dini kutsadığı bir memlekette yaşıyoruz. Bu nedenle Halil İbrahim Buluşmaları daha da geliştirilebilir, uluslar arası boyutta daha da ses getirilebilir. Festivaller, şehirler için inanılmaz katkıdır. Bir hafta süren bir festival düşünüldüğünde insanlar kente 3 gün öncesinden geliyor, 3 gün sonrasında da kentte kalıyor. Oteli, taşıması, restorandı, bunların hepsi kazanıyor. Fuarlar, kongreler hepsi şehrimiz için alternatiflerdir. Yani ne kadar çok alternatif olursa o kadar çok gelir sağlanır. Kültür turizmi ile deniz turizmi arasındaki kazanç arasında üç kat fark vardır. Kültür turizmine para harcansa daha fazla gelir elde edilir. Önceden su sporları yapılırdı. Bunlar tekrar gündeme getirilebilir. Bu sporlar Halfeti’de yapılabilir.
Halfeti’de su sporlarının yapılmasına yönelik çalışmalar var. burada küçük Survivor yarışmalarının yapılması düşünülüyor….
Bu çalışmalar tabiî ki çok güzel bunun küçük ya da büyük olması önemli değil. Yeter ki bu çalışmalar yapılsın. İlk etapta çok iyi şeylerin de yapılması gerekmiyor. Bunlar yavaş yavaş yapılır. Ancak mutlaka yapılmalıdır. Urfa’yı hep Adana, Antep ile kıyaslarlar. Ben hiç Türkiye illeri ile kıyaslamam. İspanya, İtalya ile kıyaslarım. Çünkü burada insanlığın duruşu var. bu konuda herkes çalışıyor ama yetmiyor, hedefi daha çok yükseltmek lazım. Yurt dışında küçücük yerler bile bayağı kazanç sağlıyor. Orta Avrupa bugün dünyanın turizmini çekiyor.
Elimizde o kadar eser, o kadar avantajlarımız var. Bu yönden şanslıyız. Peki bunun tanıtımı yeterince yapılıyor mu?
Tanıtım konusunda bir sıkıntımız. Yok. Ancak tanıtımın tanıtılması konusunda sıkıntımız var. burada da medyaya görev düşüyor. Bütün kurumlar fazlasıyla çalışıyor. Fuarlara, etkinliklere katılım, acenteler, oteller, herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapabiliyor. Ancak değdim gibi burada basına inanılmaz görev düşüyor. Basın Urfa’yı iyi gösterirse turist sayısı artar, kötü gösterirse azalır. Genelde buraya gelenler şaşırıyor. Biz böyle bir şey beklemiyorduk diyorlar.
Turizmin gelişmesi için uçak seferleri arttırılacak mı?
Böyle bir söylenti var ama bunlarla ilgili raporlar, istatistikler önemlidir. Çünkü her hava yolu yeni planlama yaptığında gelirleri kontrol eder ya da önceki hava yolu şirketlerinin istatistiklerini baz alarak planını yaparlar. Bizim Avrupa değil de genelde Uzak Doğu ve Orta doğu bağlantımız var. bu sebepten dolayı da Onur Air buradan çekilmek zorunda kaldı. Ama aldığımız duyumlara göre Türk Hava yolları ek sefer yapmayı planlıyor. Bunun haricinde zaten günde iki Ankara uçuşu, iki Sabiha Gökçen uçuşu, iki de Atatürk Havaalanı uçuşumuz var. karayolunda zaten bir sıkıntımız yok. Bir tek demiryolumuz yok. Demiryolu da büyük bir potansiyeli içinde barındırıyor. O eksiklik de giderilirse, ulaşım her yerden sağlanır. İnşallah en kısa zamanda o da hallolur.