Şanlıurfa 2’inci Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren tekstil fabrikası, yanlarında çalışan yaklaşık 100 personele Kod 2 ile işlerine son verildiğiyle ilgili mesaj atıldı. Atılan mesajlarla işlerinde çıkarılan 100 personel ile farklı fabrikada süresiz izne çıkarılan 120 personel bir araya gelerek fabrika önünde toplandı. Protestolar atarak fabrikaya tepki gösteren grup ardından basın açıklaması yaptı. Açıklamayı grup adına İşyeri Komite Üyesi Erdal Ayata yaptı.
“BİZ FABRİKA ÖNÜNDE DİRENİŞE BAŞLADIK”
Erdal Ayata yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Aylar önce Uğur Tekstil de örgütlenirken hep bir şeye inandık, uğur tekstildeki örgütlü mücadele, birlik beraberlik sadece bu fabrikada çalışan işçilerin değil, Urfa’da ki ve bütün bölgedeki tüm işçilerin kaderini değiştireceğini biliyorduk ve bu düşünce ile yola çıktık. Önümüze kırmızı halı serilmeyeceğini, işverenin bunu medeni toplumlarda olduğu gibi olumlu karşılamayacağını, tam aksine hesap edemeyeceğimiz engeller ile karışılacağımızı biliyorduk. Ama birilerinin bilmediği ve hesap edemediği bir şey vardı, o da işçilerin birliği, örgütlü mücadelesi ve işçinin bitmek bilmeyen direnme gücüydü. Yeri geldi tutanakla, yeri geldi performans düşüklüğü bahane edilerek işten çıkarılma korkusu ile, sorgu odaları kurulup tehditler ile karşımıza çıkarak günden güne büyüyen bu birliği ve beraberliği engellemek istediler. Ama onlar baskı yaptıkça farkında olmadan daha çok büyüttüklerini bilemediler. En son bir buçuk ay önce fabrikayı kapatarak bu işten, sendikadan, kurtulmayı hedefleyenler yine yanıldı. Biz fabrika önünde direnişe başladık, mücadele ettik ve fabrika tekrar açıldı ve bütün işçiler eksiksiz bir şekilde iş başı yaptı. Bütün bunlar işçinin birliği, kararlı mücadelesi ve sağlam iradesiyle gerçekleşti.
"BÖYLE BİR YETKİ YOK"
Fabrikamız tekrar açılıp bütün işçiler iş başı yapınca, fabrika yönetiminin hala sendikayı tanımadığını, itirazını geri çekmeyeceğini, çalışma bakanlığının yetki tespit yazısı ile resmîleştirdiği yetki belgesine rağmen "böyle bir yetki yok" dediğini gördük. Ve daha üretime başladığımız ilk günden üretim düşüklüğü bahanesiyle yine işçiler üzerinde baskı kurulmaya başlandı ve bazı işçi arkadaşlarımız bu gerekçeyle işten atıldı. Fabrikamızın yeni müdürü ve yeni ortağı Servan Zenderlioğlu bir taraftan çıkıp biz burayı büyüteceğiz, işçi sayısını 500’e 1000 e çıkaracağız diyor bir taraftan da burada fazla işçi var diyerek 70 kişilik liste yaptığını ve hepsini işten atacağını söylüyor. Tabi bu baskılar, işten atmalar ve fabrika yönetiminin bu söylemleri içeride çalışan sendika üyesi bütün işçileri rahatsız etti ve huzursuz bir çalışma ortamı oluştu.
“JANDARMA ZORUYLA KAPI DIŞARI EDİLİYORUZ”
Ama bütün bunların asıl sebebi daha sonar anlaşıldı ve taşlar yerine oturmaya başladı. Örgütlenmeye başladığımız ilk günden bugüne kadar her zaman yanımızda olan, eksikliğini tek bir an bile hmediğimiz Mehmet Türkmen’in işçilerden habersiz, işçilerin onayı olmadan bir anlaşma yapılmasına karşı çıktığı için Disk Tekstil sendikasının genel başkanı Kazım Doğan tarafından görevden alındığını öğrendik. Kazım Doğan’ın Mehmet Türkmen’e "sen işçileri çok fazla savunuyorsun, her şeyi işçiye sorup onlar ile beraber karar alıyorsun" diyerek görevden alması tabiri caiz ise kendi temsilcisini satması anlamına geliyor. Çünkü patronumuz Hayri Uğur’un da Mehmet Türkmen’i istemediğini biliyoruz. Yani sendikamızın genel başkanı Kazım Doğan, bu fabrikayı bizimle birlikte gece yarılarına kadar ev ev dolaşıp üye yaparak örgütleyen, başından beri bu mücadelemize önderlik eden, fabrikada yetki alınmasını, kapatılan fabrikanın tekrar açılıp hepimizin işe alınmasını sağlayan Bölge temsilcisini sırf patronun isteğiyle görevinden alıyor. Mehmet Türkmen’in görevden alındığının açıklandığı aynı gün biz işçiler jandarma zoruyla kapı dışarı ediliyoruz.
“YAKLAŞIK 100 İŞÇİNİN TEKRAR İŞE ALINMASI İSTİYORUZ”
Buradan uğur tekstil yönetimine de seslenmek istiyoruz. , şuan burada bulunan ve jandarma tarafından fabrikadan zorla çıkarılan yaklaşık 100 tane işçinin tekrar işe alınması, içerde adil bir iş ortamının ve çalışma huzurunun oluşturulmasını istiyoruz. Biz içerde işçiler üzerindeki bu baskının son bulmasını ve işimize geri dönüp çalışmak istiyoruz. İşçilerin haklarına saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu taleplerimiz Kabul edilip hepimiz tekrar işe alınıncaya kadar da burada süresiz bir şekilde direnişimize devam edeceğimizi ilan ediyoruz.
“KUTSAL OLAN EMEKTİR”
Yaşamın kendisi değil sadece kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyetli bir yaşamdır. Kutsal olan emektir ve bizler emeğimiz için, haklarımız ve onurumuz için direniyoruz ve sonuna kadar da direnmeye devam edeceğiz’’
“BİZ FABRİKA ÖNÜNDE DİRENİŞE BAŞLADIK”
Erdal Ayata yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Aylar önce Uğur Tekstil de örgütlenirken hep bir şeye inandık, uğur tekstildeki örgütlü mücadele, birlik beraberlik sadece bu fabrikada çalışan işçilerin değil, Urfa’da ki ve bütün bölgedeki tüm işçilerin kaderini değiştireceğini biliyorduk ve bu düşünce ile yola çıktık. Önümüze kırmızı halı serilmeyeceğini, işverenin bunu medeni toplumlarda olduğu gibi olumlu karşılamayacağını, tam aksine hesap edemeyeceğimiz engeller ile karışılacağımızı biliyorduk. Ama birilerinin bilmediği ve hesap edemediği bir şey vardı, o da işçilerin birliği, örgütlü mücadelesi ve işçinin bitmek bilmeyen direnme gücüydü. Yeri geldi tutanakla, yeri geldi performans düşüklüğü bahane edilerek işten çıkarılma korkusu ile, sorgu odaları kurulup tehditler ile karşımıza çıkarak günden güne büyüyen bu birliği ve beraberliği engellemek istediler. Ama onlar baskı yaptıkça farkında olmadan daha çok büyüttüklerini bilemediler. En son bir buçuk ay önce fabrikayı kapatarak bu işten, sendikadan, kurtulmayı hedefleyenler yine yanıldı. Biz fabrika önünde direnişe başladık, mücadele ettik ve fabrika tekrar açıldı ve bütün işçiler eksiksiz bir şekilde iş başı yaptı. Bütün bunlar işçinin birliği, kararlı mücadelesi ve sağlam iradesiyle gerçekleşti.
"BÖYLE BİR YETKİ YOK"
Fabrikamız tekrar açılıp bütün işçiler iş başı yapınca, fabrika yönetiminin hala sendikayı tanımadığını, itirazını geri çekmeyeceğini, çalışma bakanlığının yetki tespit yazısı ile resmîleştirdiği yetki belgesine rağmen "böyle bir yetki yok" dediğini gördük. Ve daha üretime başladığımız ilk günden üretim düşüklüğü bahanesiyle yine işçiler üzerinde baskı kurulmaya başlandı ve bazı işçi arkadaşlarımız bu gerekçeyle işten atıldı. Fabrikamızın yeni müdürü ve yeni ortağı Servan Zenderlioğlu bir taraftan çıkıp biz burayı büyüteceğiz, işçi sayısını 500’e 1000 e çıkaracağız diyor bir taraftan da burada fazla işçi var diyerek 70 kişilik liste yaptığını ve hepsini işten atacağını söylüyor. Tabi bu baskılar, işten atmalar ve fabrika yönetiminin bu söylemleri içeride çalışan sendika üyesi bütün işçileri rahatsız etti ve huzursuz bir çalışma ortamı oluştu.
“JANDARMA ZORUYLA KAPI DIŞARI EDİLİYORUZ”
Ama bütün bunların asıl sebebi daha sonar anlaşıldı ve taşlar yerine oturmaya başladı. Örgütlenmeye başladığımız ilk günden bugüne kadar her zaman yanımızda olan, eksikliğini tek bir an bile hmediğimiz Mehmet Türkmen’in işçilerden habersiz, işçilerin onayı olmadan bir anlaşma yapılmasına karşı çıktığı için Disk Tekstil sendikasının genel başkanı Kazım Doğan tarafından görevden alındığını öğrendik. Kazım Doğan’ın Mehmet Türkmen’e "sen işçileri çok fazla savunuyorsun, her şeyi işçiye sorup onlar ile beraber karar alıyorsun" diyerek görevden alması tabiri caiz ise kendi temsilcisini satması anlamına geliyor. Çünkü patronumuz Hayri Uğur’un da Mehmet Türkmen’i istemediğini biliyoruz. Yani sendikamızın genel başkanı Kazım Doğan, bu fabrikayı bizimle birlikte gece yarılarına kadar ev ev dolaşıp üye yaparak örgütleyen, başından beri bu mücadelemize önderlik eden, fabrikada yetki alınmasını, kapatılan fabrikanın tekrar açılıp hepimizin işe alınmasını sağlayan Bölge temsilcisini sırf patronun isteğiyle görevinden alıyor. Mehmet Türkmen’in görevden alındığının açıklandığı aynı gün biz işçiler jandarma zoruyla kapı dışarı ediliyoruz.
“YAKLAŞIK 100 İŞÇİNİN TEKRAR İŞE ALINMASI İSTİYORUZ”
Buradan uğur tekstil yönetimine de seslenmek istiyoruz. , şuan burada bulunan ve jandarma tarafından fabrikadan zorla çıkarılan yaklaşık 100 tane işçinin tekrar işe alınması, içerde adil bir iş ortamının ve çalışma huzurunun oluşturulmasını istiyoruz. Biz içerde işçiler üzerindeki bu baskının son bulmasını ve işimize geri dönüp çalışmak istiyoruz. İşçilerin haklarına saygı gösterilmesini istiyoruz. Bu taleplerimiz Kabul edilip hepimiz tekrar işe alınıncaya kadar da burada süresiz bir şekilde direnişimize devam edeceğimizi ilan ediyoruz.
“KUTSAL OLAN EMEKTİR”
Yaşamın kendisi değil sadece kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyetli bir yaşamdır. Kutsal olan emektir ve bizler emeğimiz için, haklarımız ve onurumuz için direniyoruz ve sonuna kadar da direnmeye devam edeceğiz’’